Kerim Baydak

Seçme Şansımız Var mı ki ?

Kerim Baydak

Canlılar Hâkim-i Mutlak’ ın gücü ve takdiri doğrultusunda mevcudiyet kazanmaktadır.
Hiç kimsenin bunun değiştirmesi gibi bir gücü ve kuvveti yoktur. Hiç kimse biçilen ömrü ve
bahşedilen özellikleri farklılaştırma gibi bir ahmaklığın içerisine giremez.
Bugüne kadar yaşamış olan hiçbir canlı istediği zaman doğma, istediği yerde doğma,
istediği aileye mensup olma gibi bir şansı olmamıştır ve olamaz da. İnsanlara sorsanız elbette
farklı yerlerde, faklı zamanlarda ve farklı ailelere sahip olmak istediğini beyan edecektir.
Ancak nafile! Bunun yanında, içinde bulunduğu mevcut durumdan memnun olanlarda var.
Bazen insanlar, “seçme şansım olsaydı; zengin bir aile seçerdim, farklı bir anne- baba
seçerdim” demeyi rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Kadın-erkek hiç fark etmiyor. Herkes zengin
olmayı, herkes eğitim durumu ve kültürü yüksek olan anne-babaya sahip olmayı, herkes bir
Kanuni saltanatı sürmeyi, herkes Hz. Ömer adaleti uygulamayı, bilmem kim gibi gözde
olmayı istemektedir. Kimse fakir olmayı, kimse kötü olmayı, kimse şiddet görmeyi, terörle
yaşamayı, kimse gençken toprağa girmeyi, kimse fiziksel şiddete maruz kalmayı, kimse…
istemez.
Toplum hayatının kendini bilmez züppeler, baba parasıyla laylaylom türünden cafcaflı
bir hayat sürenler varken, diğer tarafta ekmeğe muhtaç, sıcak bir çorba boğazından geçmemiş,
çaresiz, naçar insanlar yaşamaya çalışıyorlar.
Bir tarafta hayatında pisliklerin her türlüsünü tattıktan sonra; yapacakları hiçbir şey
kalmayınca, işi toplu intiharlara kadar götüren zavallılar varken, diğer tarafta bir kuru ekmek
de olsa, bir lokma da olsa, aldıklarını çoluk çocuğuyla paylaşan, mutlu olan, huzurlu olan
insanlar var.
Her şeyi olağan haliyle kabul edecek olursan, mutlu ve huzurlu olamaman mümkün
değil. Çünkü insan her şeyde bir mutluluk payı çıkarmasını bilecek düzey ve kararlılıktadır.
Hayatı paylaşırken, bir lokmayı bölüşecek sevdiklerin varsa yanındaysa, değmeyin
keyfine. Bu sevdiklerinle, her gün, her gece beraberken; kimi zaman acılara, kimi zaman
sevinçlere, kimi hüzün denizinde boğulurken; sana can simidi olan, buna göğüs geren, her
halinle kabullenen bir müessese olan ailen var. Kendi arzun ve isteğinle seçmemiş ve kabul
etmemiş olsan da…
Mensubu olduğun toplum ve bir üyesi olduğun aileni sevmek ya da sevmemek kişiden
kişiye değişebilir. Bu kişinin inancına, imanına, fikrine, zikrine, duygu ve düşüncesine
meşrebine, mensubiyetine, çevresine, kaderle yakından ilişkine bağlıdır. Yolculuk etmekte
olduğun bu mecrada, bir yuva kurmak hayli zor, ama yıkılması da bir o kadar kolaydır. Ancak
unutmayalım ki; sevgi tuğlaları sağlam örülmüşse, her türlü sarsıntıya meydan okur. Çeşitli
sevgi anlayışları üzerine kurulan aile yapısı muhakkak yıkılmaya mahkûmdur.
Öncelikle sevmek gerekir, saygı duymak gerekir, hoşgörü, tahammül, paylaşımcılık
gerekir. Tıpkı insanın doğumluyla başlayıp, emekleme, koşma, okuma yazma, sayma…
gerekir.
Aileni seçme hakkın yok; ama ailene dirlik, düzen getirme, çeşitli hassasiyetler
geliştirme, olumlu-olumsuz söz, söylem ve davranışlar, eylemler düzenleme gibi bir lüksün
vardır.
Yaşanan hayat içerisinde, zamanla insanlar beşer olduğundan hatalar yapması
kaçınılmazdır. Önemli olan her şeye boyun eğmeden, hak ve doğru bilinen yolda ilerlemek,
kendinden, hassasiyetlerinden ödün vermeden, gerekli saygı çerçevesinin dışına çıkmadan
hayatını idame etmektir.
Dünyaya teşrif eden her canlının kendisine uygun olan bir aile, bir ömür seçme hakkı
olduğunu bir düşünün bakalım?
O zaman ne olurdu?
Bu dünyanın hali nice olurdu?
Herhalde içinden çıkılmaz bir hal alırdı şu dünya,
Arapsaçına dönen yaşam keşmekeşi içerisinde dengesizlikler, tutarsızlıklar,
karmaşalardan geçilmez olurdu sanırım. Elimizdekilerin kıymetini bilelim!
Kerim BAYDAK
[email protected]

Yazarın Diğer Yazıları