Necip Aydın

Diyalize bağımlı hayatlar...

Necip Aydın

Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine böbrek sıkıntısı çeken ve diyaliz makinesinde tedavi gören babam ile birlikte gittik, babam doğuştan tek böbrekliydi, yaklaşık 2 ay önce tek böbreği işlevini yitirince diyaliz makinesine bağımlı olarak yaşamını geçirmek zorunda…

İlk defa gördüğüm bir ortamdı, onlarca hasta yan yana idi, hastalardan birisine yaklaşıp üzülerek de olsa geçmiş olsun dileklerimi ilettim, kendisine rahatsızlığının ne aşamada olduğunu söyleyince, kendisinin 8 yıldır diyaliz makinesine bağımlı olarak hayatını devam ettirdiğini, böbrek rahatsızlığının yanında şeker (diyabet) hastası olduğunu, şeker hastası olduğu için de böbrek nakli olamadığını, şeker hastalığının bulunmaması halinde eşinin ya da çocuklarının böbreklerinden birini verebileceğini söylemesi karşısında üzüldüm doğrusu….

Diyaliz hastaları haftanın 3 günü, 4’er saat diyalize girmek zorundalar, her gün toplam da 100 hasta yararlanıyor, bu rakamın büyük bir çoğunluğu kadınlardan ibaret, Sağlık Bakanlığının tahsis ettiği araçlarla evlerinden alınan hastalar, hastaneye gelmeden önce girecekleri cihazlar hazır bir şekilde bekletiliyor…

Diyaliz ünitesinde tedavi gören hastalar, merkezde oldukları 4 saatlik süre boyunca an ve an takip ediliyorlar, diyaliz ünitesinde yaşanacak her türlü sıkıntıya karşın sağlık ekipleri hazır bekliyor, yaklaşık 4 saat cihaza bağlı kalan hastalara yemek ve sıkılmamaları için televizyon hizmeti de veriliyor…

Diyaliz makinesi;

İşlevsel olarak çeşitli nedenlerle böbrek yetmezliği bulunan hastalarda kanın temizlenmesi ile adeta yapay böbrek işlevini görüyor…

İki tüpten oluşan bu makinedeki tüplerinden biri hastanın bileğindeki atardamarına diğeri ise toplardamarına bağlanıyor…

Tüpün içerisinde kanın düzenli akışını sağlayan iki basınç sistemi yer alıyor. Böbrek hastasının zararlı maddelerle kirlenmiş kanı birinci iğne yardımıyla alınıp diyalizin içerisinden geçirilerek zararlı maddelerden arındırılmasından sonra temizlenen kan yine iğne yardımıyla yeniden damara verilerek diyaliz işlemi tamamlanmış oluyor…

Bu işlem tamamlandıktan sonra hastalar yorgun ve bitkin bir şekilde tek tek evlerine bırakılıyorlar…

Bir de diyaliz hastalarının daha az sıvı alımı, sadece biraz tuz düşük potasyum ve fosfor içeren yiyecekleri anlamına geliyor…

Yeteri kadar organ  bağışında bulunulmuyor!

Organ bekleyen bir hasta haline gelmeyeceğimizin garantisini kim verebilir!

Maalesef toplumun büyük bir bölümü hastalıklar meydana geldiği takdirde organ bağışının ne kadar önemli olduğunun farkına varıyor, kadavradan alınması gerekli organ bağışında dünya standartlarının gerisindeyiz…

Siz okurlarımdan diyaliz makinesine bağlı olarak yaşamını geçiren babam ve tüm şifa bekleyen hastalarımızdan dualarınızı esirgememenizi temenni eder, sağlık ve esenlikler dilerim…

Yazarın Diğer Yazıları