Ağbaba: 37 Milyon 888 Bin Yoksulluk Sınırının Altında
Ağbaba: 37 Milyon 888 Bin Yoksulluk Sınırının Altında
23 Nisan çocuklarımızı pençesine alan eşitsizliğin, yoksulluğun ve ölümün pençesinde kutlamaktadır.
Dünya genelinde çocuk emeğinin sömürüsü ve istismarı her geçen yıl daha da artmaktadır.
Tüm dünya yaklaşık 152 milyon çocuk eğitim hakkından yararlanamamakta ve kötü koşullarda çalışma yaşamına atılmak zorunda kalmıştır. ILO ve UNİCEF verilerine göre dünya da her 10 çocuktan birisi işçi olarak çalışmaktadır.
Bugün ağırlıklı olarak “Türkiye’de çocuk olmak” olgusu üzerine değerlendirmelerde bulunmak, rakamların arasına gizlenmiş acı gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ancak, Türkiye’deki durumun çok daha net anlaşılabilmesi için öncelikle dünyadaki çocuk emeğinin durumunu ele almak gerekiyor.
Dünyadaki çocuk işçiliği;
Dünya çapında 5–17 yaş grubundaki 152 milyon çocuk yani dünyadaki çocuk nüfusunun %11’i çocuk işçi olarak çalışıyor. Bu çocuklardan 75 milyonu fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyen işlerde çalışıyor.
Çalışan çocuk işçilerinin 88 milyonunu erkek ,64 milyonunu ise kız çocukları
Çocuk işçilerin yüzde 72’si' tarım, yüzde 16'sı hizmet sektörü, yüzde 12’si ise sanayi sektöründe çalışıyor.
Dünya’da her yıl ortalama 12 bin çocuk işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor.
182 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesinde tanımlanan en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğine hemen son verilmesi çağrısını yapmaktadır. Bu kategoride yer alan en kötü biçimde ki çocuk işçiliği türleri;
Çocukların alım- satımı ve ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılması.
Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işlerde çalıştırılması
Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullanılmasıdır.
TÜRKİYE’DE ÇOCUK İŞÇİLİK
Türkiye, Avrupa Birliğine adaylık sürecinde olan ülkeler ile kıyaslandığında Karadağ, Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan’dan sonra en çok çocuk işçiliğine sahip olan ülke.
TÜİK 2019 Çocuk iş gücü verilerine göre Türkiye’de çalışan çocuk işçi sayısı 720 bin.
5-14 yaş arası çalışan çocuk sayısı 146 bin.
15-17 yaş arası çalışan çocuk sayısı 574 bin.
Çocukların 221 bini tarım sektöründe, 171 bini sanayii sektöründe geri kalan 328 bini hizmetler sektöründe çalışıyor.
Çocukların 455 bini ücretli ve yevmiyeli olarak çalışıyor.
4 bin çocuk kendi hesabına geri kalan 261 bin çocuk ise ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor.
Hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak ve hane halkına katkıda bulunmak amacıyla çalışan çocuk sayısı 426 bin.
Türkiye’de özellikle mesleki eğitim adı altında çırak işçi sayısı 1 milyon 300 bin e ulaşmış durumda.
1 milyon sokakta çalışan simitçi, kağıt toplayıcı, mendil satan,su satan, cam silen çocuk var.
Aile bakanlığının verilerine göre sokakta zorla dilendirilen11.760 çocuk var.
TÜİK verileri de hesaba katıldığında çıraklık adı altında çalıştırılan çocuklar ile birlikte Türkiye’de çocuk işçi sayısı en az 3 milyon civarında.
TÜRKİYE’DE SON 5 YILDA EN AZ 326 ÇOCUK İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNDE YAŞAMINI YİTİRDİ
Türkiye’de çalışma hayatı içerisinde çocuklar çalışırken iş cinayetlerine kurban gitmeye devam etmektedir. Verilere göre 2015 ile 2019 yılları arasında en az 326 çocuk iş cinayetlerine kurban gitmiştir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2018 yılını çocuk işçiliği ile mücadele yılı ilan etti.
Ancak buna rağmen 2018 ve 2019 yıllarında en az 137 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirdi.
2015 yılında 65 çocuk işçi
2016 yılında 63 çocuk işçi
2017 yılında 61 çocuk işçi
2018 yılında 67 çocuk işçi
2019 yılında 70 çocuk işçi olmak üzere son 5 yıldan en az 326 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Çocuk İşçiliğine Son Verilsin, Çıraklık Adı Altında Çocuk Emeği Sömürüsü Yasaklanması gerekiyor.
Türkiye’de çocukların stajyer ve çıraklık adı altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılmalarına son verilmeli
Çocukların maruz kaldığı her türlü sosyal ve psikolojik baskılara önlem olarak ‘’çocuk hakları’’ adı altında ülke genelinde yeni birimler kurulmalı
18 yaş altı çocukların çalıştırılmasının önüne geçilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Elbette 23 Nisan öncesi sadece çocuk işçilerin sorunlarını değil, toplumun kanayan yarası diğer gerçekleri de ortaya koymak gerekiyor.
Neredeyse ülke nüfusunun üçte birini oluşturan çocuklarımız yoksulluk, istismar ve ölümün pençesinde.
Maalesef Türkiye’de çocuk olmanın bedeli çok ağır.
TÜİK verilerine göre 2002-2019 yılları arasında yani AKP iktidarları döneminde tam 704 bin 831 çocuk gelin oldu. Neredeyse 1 milyon çocuk gelin. Sadece geçen yıl çocuk gelin sayısı 17 bin 47.
Peki bu dönemde kaç çocuk erkek evlenmiş? 33 bin 297.
704 bin çocuk gelin, 33 bin çocuk damat. Rakamlar bize ne anlatıyor?
671 bin reşit erkek, reşit olmayan küçük kızlarla evlenmiş/evlendirilmiş.
Çocuk anne sayıları da ürpertici:
11 Bin 803 . Bu hayalleri ellerinden alınmış, daha ergenlikten bile çıkmamışken kucaklarına çocuklarına almak zorunda kalmış 2018 yılında doğum yapmış çocukların sayısı. Diğer bir deyişle çalınan hayatların sayısı.
TÜİK verilerine göre 2002'den bu yana doğum yapan çocuk annelerin sayısı 542 bin 821.
2018 yılında 11 bin 803 çocuk doğum yaptı.
2017 yılında 15 bin 216 çocuk,
2016 yılında 17 bin 256 çocuk doğum yaptı.
Ne yazık ki hem Türkiye'de hem de dünyada bazı çocuklar "çocukluklarını" yaşayamıyor.
Ortalama hanehalkı gelirine göre yoksul çocuk sayısı;
2016 43 bin 512
2017 49 bin 158
2018 54 bin 828
0-14 yaş grubundaki çocukların “birinin bakımına muhtaç olma oranı” yüzde 34.5 olarak belirlendi
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2019’daki verilerine göre güvenlik birimlerine 137 bin 482 çocuk mağdur olarak getirildi. Bunların 18 bin 623’ü cinsel suçlar nedeniyle mağdur olmuş çocuklar.
İktidarın kadına ve çocuğa karşı bakışı kökten sorunlu. Bu sorunlu bakış açısıyla şiddeti, tacizi, tecavüzü, istismarı azaltma, çocuk gelinleri önleme ihtimali maalesef yok.
İnfaz yasası görüşmelerinde kadına ve çocuğa şiddet suçundan cezaevinde olan hiç kimsenin yasaya dahil edilmemesi için direndik ancak geçen hafta cezaevinden çıkanların haberleri bir bir gelmeye başladı.
Daha dün basına yansıyan bir olay hepimizi inanılmaz üzdü. Eşini bıçaklamaktan cezaevinde bulunan bir şahıs infaz yasasındaki düzenlemeyle cezaevinden çıktı ve 9 yaşındaki kızını döverek öldürdü.
18 MİLYON VATANDAŞ İŞSİZ
Son TÜİK verilerine göre geniş tanımlı işsiz sayımız 8,5 milyon kişi
Virüs nedeni ile risk altında olan iş yeri sayısı 1 milyon 7 yüz bin iken
Sadece iki genelge ile faaliyetleri durdurulan 252 bin iş yeri vardır.
Faaliyetleri geçici olarak durdurulan Turizm ve eğlence sektöründe toplam işsiz sayısı 1 milyon 9 yüz bin kişi
Sokağa çıkma yasağı getirdiğiniz 65 yaş üstü istihdamda bulunan kişi sayısı 8 yüz bin kişi
Faaliyetleri geçici süre ile durdurulan Berber, Kuaför ve Güzellik salonlarında işsiz kalan sayısı 504 bin kişi
İşsiz kalan Motorlu Kurye Sayısı 500 bin kişi
AVM’lerde işsiz kalan işçi sayısı 523 bin kişi
Türkiye genelinde faaliyetleri durdurulan 71 bin 103 kahve ve kıraathanede işsiz kalan sayısı 213 bin kişi
Şehirlerarası taşımacılıkta yer hizmetleri dâhil 90 bin kişi
Okullar kapandığı için işsiz kalan okul servisçisi 150 bin kişi
2.850 özel eğitim kurumunda çalışan 90 bin kişi
Evde kalın diyerek İşsiz bıraktığınız seyyar satıcı, simitçi, ayakkabı boyacısı, işçi pazarında her gün iş bekleyenler, kestaneciler, sokak müzisyenleri yani sokaktan geçimini sağlayan 6 milyon kişi.
Toz bezi değil ev emekçisiyiz diyen gündelik temizliğe giden 1 milyon kadın işçi olmak üzere
18 milyon vatandaşın şu an ne bir işi nede herhangi bir güvencesi vardır.
37 MİLYON 888 BİN KİŞİ YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA
Asgari ücret ile geçinmek durumunda olan yaklaşık 10 milyon vatandaşımız, 9 milyona yakın emeklimiz açlık ve yoksulluk sınırı ve 2 milyon civarında memur ise yoksulluk sınırı altında maaş almaktadır.
Bu durumda 21 milyona yakın işçi, memur ve çalışan aileleri ile birlikte açlık ve yoksulluk sınır altında yaşamaktadır. Bu durumda 16 milyon 888 bin resmi yoksul sayısına yaklaşık 21 milyon emekli ve çalışanın aileleri ile birlikte oluşturduğu nüfus eklenince, ülkemizde 37 milyon 888 bin civarında yoksul bulunmaktadır.
En düşük gelire sahip, "ilk yüzde 20"nin Milli Gelirdeki payı yüzde 6,1’e düştü. En yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun payı ise yüzde 47,6’ya yükseldi.
“İNFAZ YASASIYLA CEZAEVİNDEN ÇIKIP 9 YAŞINDAKİ KIZIMIZIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLAN SADECE O CANİNİN YUMRUKLARI DEĞİL BURADA KALKAN ELLERDİR.”
Bir tarafta eli kalem tutan insanlar içerideyken eli bıçak tutan insanlar serbest bırakıldı. Bunun acısını da maalesef yine çocuklarımız çekti. Dün infaz yasasından dolayı serbest bırakıldı ve o cani 9 yaşındaki kız çocuğunu döverek öldürdü. Aslında o tokatı o yumruğu atan sadece cani baba değildir, burada infaz yasasına kalkan ellerdir. O eller nedeniyle o çocuk öldürüldü.
Herkes bilsin ki, 9 yaşındaki kızımızı ölümüne sebep olan sadece o yumruklar değil burada kalkan ellerdir.
Yine aynı eller nedeniyle geçtiğimiz gün infaz yasasıyla çıkan bir kişi, arkadaşının kafasını taşla yararak öldürdü.
“BİR EKMEK ÇETESİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ!”
“18 Milyon işsize evde kal diyorsun. Yardıma muhtaç insanlara elini uzatan CHP’li Belediyeleri engellemeye çalışıyorsun. 18 milyon insan hiçbir güvencesi yok Evde kal diyorsun evde kalmak bu insanlar için aç kal demek. Bir ekmek çetesi var karşımızda. Aklını yitirmiş gibi Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin ekmek dağıtmasını önleyen bir çeteyle karşı karşıyayız. Cumhuriyet Halk Partisinin yardım yapmasını engelleyen bir anlayışla karşı karşıyayız.
“VATANDAŞ AÇLIKLA MÜCADELE EDERKEN HÜKÜMET AHLAT’TA SARAY YAPTIRMAKLA UĞRAŞIYOR!”
“2 İŞÇİDE KORONA ÇIKMASINA RAĞMEN İNŞAAT DEVAM EDİYOR.”
Saray Hükümeti, salgın ortamında bile lüksünden fedakarlık etmiyor.
Biliyorsunuz AKP’nin başkanı Ahlat’ta bir saray yaptırıyor. 4000 odalı kaçak sarayı yetmedi, Üsküdar’daki konutu yetmedi, Huber köşkü yetmedi, Marmaris’te yazlık saray yaptırıyordu, oda yetmedi bir de Ahlat’a saray yaptırıyor. Şimdiye kadar Ahlat Köşkü için 2019 yılı sonuna kadar 100 milyon TL harcandı. Bu yıl planlanan 25 milyon TL’lik harcama aşılmasa bile köşkün maliyeti 125 milyon TL’yi bulacak. Bu 125 milyon lirayla 53.786 kişinin asgari ücretini ödenebilirdi.
Ahlat’ta şu an 300’den fazla işçi, hiçbir salgın önlemi olmadan günde 8-10 saat inşaatta çalıştırılıyor. Aynı yemekhanede bir masada 9-10 kişi beraber yemek yiyor, 5-6 kişilik koğuşlarda birlikte kalıyor. Ve bugün öğrendim ki Ahlat şantiyesinde 2 işçide Korona virüsü çıktığı iddia ediliyor. Buna rağmen inşaat durdurulmadı beraber çalışan diğer işçilerin hiçbirine test yapılmadı ve işçiler zorla çalıştırılmaya devam ediliyor. Bu insan hayatıyla dalga geçmektir. Bu ne insanlığa sığar, ne vicdana sığar!