Başkan Akgün, 'Hocalı Soykırımını Unutmadık'
Başkan Akgün, 'Hocalı Soykırımını Unutmadık'
Başkan Akgün açıklamasında;
Küresel eşkıyaların kurgu ve örtülü planlarındaki hedeflerinin üzerinde yaşadığımız, atalarımızın bize en büyük emaneti olan cennet vatanımız olduğunun idrakindeyiz. Bu idrak ile bize yakın coğrafyada Ukrayna ile Rusya arasında cereyan eden gerginliğin çatışmaya döndüğü bir süreçte, dün yaşanan “HOCALI” Katliamını unutmadık.
Dağlık Karabağ bölgesinde yaşanan bu gelişmeler Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşı başlatmıştı. 1991 yılının sonlarında başlayan savaşta, Rus desteğini alan Ermeniler Dağlık Karabağ bölgesine girerek bölgeyi işgale etmişlerdi. Hocalı kasabasında yaşananlarsa bu savaşın henüz başlarında yaşanan insanlığın unutulduğu, küresel suskunluğun dikkat çektiği bir katliamdı.
26 Şubat 1992 günü Türk dünyası ve Azerbaycan için en acılı günlerden biri olmanın yanı sıra, aynı zamanda insanlık tarihi için de kelimenin tam anlamıyla kara bir gündür.
1992 senesinin 25 Şubatını 26 Şubata başlayan gecesi, ağır silâhlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı 'ya saldırarak tarihin en vahşi katliamlarından birini yaptılar. Stratejik bir konuma sahip olan Hocalı 'yı, Ermeni'ler 10 Eylül 1991 tarihinden 25 Şubat 1992 tarihine kadar geçen 5 aylık süre içinde kuşatma altında bulundurdular.
25 Şubat gecesi Rus Motorize Alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile bölgedeki tek havaalanı olan Hocalı havaalanı kullanılamaz hale getirilerek kentin dışarısı ile ilişkisi tamamen kesilmişti.
Şehri savunan askerlerin kahramanca şehit olmasından sonra Hocalının işgali sonucu sivil, eli silâhsız, Azerbaycan Türkleri çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapılmadan Ermeniler tarafından katledilmişti. Resmî verilere göre, o gece 613 kişi hunharca katledilmişti;
Bunlardan 83 çocuk, 106 bayan acımasız yöntemlerle ilkence yapılarak öldürülmüş, 487 kişi ağır yaralanmış ve 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmıştı... 26 çocuk tamamen ve 130 çocuk ise kısmen öksüz kalmıştı.
Ermeniler, Azerilerin gözlerini oyarak, kafataslarının derisini soyarak ve vücutlarının farklı organlarını keserek öldürmüştü.
Küçücük çocukların gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtılmış ve Türk olmaktan başka bir suçu olmayan insanlar diri diri toprağa gömülmüştü. Hatta şehitlerin birçoğunun cesetleri yakılmıştı.
Hocalıda yaşanan katliamı Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, For the Sake of Cross (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında katliamı anlatıyordu:
...Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı'nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa'ya döndüm. Onlar Haç'ın hatırı için savaşa devam ettiler.” (1)
Derken, yapanların nefret duygularını açığa vuran konuşma ise Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da İngiliz gazeteci Thomas de Vaal, dönemin Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarkisyan'a Hocalı Soykırımı'nın nedenlerini sorusuna karşılık, “…“Biz bu konuda yüksek sesle konuşmak istemiyoruz. Hocalı'ya kadar Azerbaycan bizim sivillere saldıramayacağımızı düşünüyordu fakat Hocalı'da biz bu klişeyi kırdık. Ayrıca Hocalı'ya saldıran birliklerimizin Bakü ve Sumgayıt'tan kaçan Ermeniler'den oluştuğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor.” Polis şefi Valeri Babayan da, “Hocalı'ya saldıran birlik Azerbaycan'ın Sumgayıt ve diğer bölgelerinden gelenlerdi.” derken Sarkisyan'ın dedikleri tasdiklenmiş oluyordu. (2)
Bizzat süreçte irade kullananların da ifadelerinde doğrulanan şekliyle HOCALI'da yaşananlar ağır bir “SOYKIRIM”dır.
Soykırım suçu, ülkemizin de imzaladığı; 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile tanımlanmıştır.
1915 de yaşananları dünyaya “SOYKIRIM” diye lanse eden ve diaspora faaliyetleri dahilinde geniş bir kabul alanı sağlanmasına karşı kendini ifade edemezken, “HOCALI SOYKIRIMI”nı anlatamamanın, haklı olmasına karşın savunamamanın bedeli de sırtımızdadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ermenistan politikasına ilişkin vereceği her kararın, akl-ı selim kalınarak, Ermeni vatandaşlarınızı da kırmayacak, incitmeyecek, kardeş ve dost Azerbaycan'a hiçbir şekilde zarar vermeyecek, rencide etmeyecek ve incitmeyecek topyekûn Türk Milletine yarar sağlayacak düzeyde kararlarla, uluslararası hukuk temelinde hak aranması gerektiğine inanmaktayız.
Türk Dünyasına yönelen tehditlerin bittiği, kardeşlerimizin tehditlerden uzak, kendi topraklarında özgür ve hür yasayabilmesi umut ve dualarımızla, bu katliamda şehit olan kardeşlerimize Yüce Mevlâdan rahmet, baki kalanlara, aziz milletimize sabr-ı cemil diliyoruz.” Dedi.
(1) http://xtutankamon.blogcu.com/hocali-katliami-hocali-katliamiyla-ilgili-bir-ermeni-itirafi/2398438
(2) Kahan Onur ARSLAN, http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/hgdmakale/2010-1/4.pdf