Kayısı Ağaçlarını Budamak mı? Dallardan kurtulmak mı?

Prof. Dr. Hakan YILDIRIM Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı

Meyvelerin insan beslenmesindeki öneminin bilimsel olarak daha iyi anlaşılması ve bu vesileyle meyve yetiştiriciliğinin kârlı bir tarım kolu haline gelmesinden itibaren bahçe tesisi ve bakım işlemlerine daha fazla önem verilmeye başlanmıştır. Yine uluslararası ticaretin artmasıyla birlikte meyvecilik piyasasında var olmak çabasının bir sonucu olarak yüksek verim ve kalite için kültürel uygulamalar daha fazla ciddiye alınır hale gelmiştir. Toprak işleme, sulama, gübreleme ve ilaçlama uygulamalarıyla birlikte meyve ağaçlarının budanması sonucunda beklenen etkinin (verim ve kalite) ortaya çıkması sağlanabilecektir. Yani belirtilen diğer kültürel uygulamaları terazinin bir kefesine, budamayı ise terazinin diğer kefesine koyduğunuz zaman ancak denk gelebilecektir. Diğer uygulamalardan beklenen etkinin ortaya çıkarılması için ağaçların budanmaya ihtiyacı bulunmaktadır.
Ülkümen ve Özbek (1955) budamayı “meyve ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturmalarını, verim çağında uzun süre kalmalarını ve kuvvetten düşmeye başlamış ağaçların yeniden kuvvetlendirilerek bir süre daha yüksek kaliteli meyve vermelerini sağlamak” olarak tanımlarken; Scnider ve Scarborough (1960)'a göre budama “bir ağacın şekline ve büyümesine etki yapmak için ağacın bir kısmını kesme tekniği” olarak belirtirken; Morettini (1963) ise budamayı bir sanat olarak tanımlarken “daha fazla gelir elde etmek amacıyla ağaçların doğal şekillerini değiştirmek” şeklinde ifade etmektedir. Yapılan tanım ve açıklamalardan budamayı tek kelime ile izah etmek gerekirse bunu tecrübeli bir hocamız “dokunmak” olarak ifade etmektedir. Yani ağaçta bir sürgüne dokunulduğunda sürgünlerin dal ile yaptıkları açıları azalıp ya da artacağından bir nevi budama etkisi ortaya çıkabilecektir. Görüldüğü gibi budamayı bazı bilim adamları bir sanat, bazıları ise teknik bir uygulama olarak kabul ederken, gerçekten de budama sanatın estetik yönüyle ilgili olduğu kadar, bitki fizyolojisinin ağaçlardaki teknik bir görüntüsüdür.
Budama yapılmayan ağaçlarda durum ne olur diye soracak olursak; düzensiz taç gelişimi, fazla verim nedeniyle dallarda kırılmalar, kalitesiz ve küçük meyve oluşumu, sık dallanma sonucu tacın iç kısmının ışık alamaması, ağacın kısa zamanda verimden düşmesi ve son olarak periyodisite gösteren meyve türlerine ait ağaçlarda sorunun şiddetlenmesine neden olacaktır. Belirtilen sorunların yaşanmaması adına meyve ağaçlarında budama genellikle kış dinlenme döneminde yapılır. Budama işleminin başlama ve bitiş zamanının belirlenmesindeki sınırlarımız ise; ağaçların yapraklarını dökmesiyle birlikte başlayıp, bahar aylarında tomurcukların kabarmaya başlaması arasında kalan zamanı (dinlenme periyodu) kapsamaktadır. Kış mevsiminin şiddetli yaşandığı yörelerde bu işlem bahar aylarında tomurcuk kabarmadan yani fizyolojik aktivite başlamadan hemen önceki dönemde yapılırken; mevsim şartları daha ılıman geçen yörelerde yaprak dökümünü müteakip yapılabilmektedir. Bunun haricinde erken dönemde yani ağaçlar yaprak dökmeden; ya da ilkbaharda tomurcuklar kabardıktan ya da çiçek açımına yakın dönemde budama yapmak bitkinin fizyolojik olarak zarar görmesine neden olabilecektir. Ve beklenen olumlu etkinin ortadan kalkması yanında, fizyolojik devam eden yaprak dökmeyen ağacın gelecek yıl sürmesi beklenen tomurcuklarını patlatması ve kış soğuklarına daha hassas girmesine neden olabilecektir. Ayrıca özellikle kayısı ağaçlarında zamk (sakız) salgısının oluşmasına ve bundan dolayı ağaçlara hastalık ve zararlıların musallat olmasına neden olabilecektir. Dolayısıyla budama için kesinlikle bitkinin dinlenme halinde olduğu zamanı seçmek en doğru uygulama olacaktır.
Malatya'daki kayısı üreticisinin meyveyi hasat ettikten kısa bir süre sonra, bireysel olarak kendi bahçelerini ya da budama ustalarından faydalanarak budama adı altında dal kesimleri yapmaları hususuna değinmeden geçmek olmaz. Yukarıda hatalı bir uygulama olduğunu belirttim, ancak kayısı üreticisi bazı çiftçilerimizle yapılan görüşmelerde özellikle son yıllarda sorun olarak ortaya çıkan kuru dalların görülerek kesilebilmesi için böyle bir uygulama yapıldığını anladım. Güdülen amaca göre belki kabul edilebilir ancak, zaten budama sırasında bizim yaptığım budama önü uygulamalar kapsamında bu sorunlu (kurumuş, hastalık-zarar görmüş, donmuş vs.) dalların kesilme işlemi yapılmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için kuru dallara renkli kurdele ile işaretleme yapılarak budama zamanı geldiğinde kesilmesi daha uygun olacaktır. Yani budama zamanına riayet etmek gerekmektedir. Yaprak dökümü olmadan yapılan dal kesimlerinden dolayı ayrıca reçine (sakız) salgısı meydana gelmekte ve bu nedenle ağaçlara hastalık zararlı girişi için enfeksiyon noktalarının oluşmasına sebep olmaktadır.
Kayısı Budamak mı? Dallardan kurtulmak mı?
Meyve ağaçlarında şekil budaması, ürün budaması ve gençleştirme budaması olmak üzere 3 çeşit budama uygulanmaktadır. Fidan dikildikten sonra verime yatıncaya kadar geçen sürede yapılan budama şekil budaması; ağacın verime yatmasından itibaren yapılan budamaya ürün budaması; bazı meyve türlerinde uygulanabilmekle birlikte yaşlanan ve verimden düşen meyve ağaçlarının ekonomik verim ömrünü uzatmak için yapılan budamaya ise gençleştirme budaması denilmektedir. Buradan yine kayısı bahçelerinde yapılan önemli bir hatadan bahsetmek isterim. Ağaçlara ekolojik şartlara göre şekil verildikten sonra bu şeklin muhafaza edilmesi ve dolayısıyla ağacın vejetatif (sürgün) gelişimi ve generatif (meyve) verimi arasında dengenin (fizyolojik denge) muhafaza edilmesi kaydıyla verim ve kaliteden bahsetmek mümkün olabilecektir. İşte bu noktada ağaçlarda belli bir şekil ve taç sistemi oluşturduktan sonra gerek sahip olduğumuz traktör ve işleme ekipmanlarından dolayı meyve bahçesinin sürümü sırasında meydana gelen sürtünme nedeniyle çiçek ve meyvelerin dökümü zarar görmesine neden olmaktadır. Yani bize göre sorun çıkaran bu alt dalların kesilmesi önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Onun için kayısı çiftçilerimiz sürüm işlemlerini daha rahat yapabilmek adına dalları keserek bir nevi kurtulmuş ama sanki budama da yapmış olurlar. Ancak durum hiç de sanıldığı gibi değil. Zira bizim ağaçlarda farz edelim 5 ana dal üzerinden bir taçlanma sağlanmış ve her bir ağaçtan sırf belirtilen sürtünme ve ağaca verilen zarar nedeniyle 1 adet “kayısı dalından kurtulmak” ve sürüm vb. diğer işlemleri daha rahat yapabilmek için farkında olmadan ağacın %20'lik verimini boşa vermiş olacağız. Onun için tesis edilen bahçenin özelliklerine uygun işleme ekipmanlarıyla işlenmesi, yani bahçenin ve ağaçların durumuna göre makine-teçhizat temininin sağlanması yerinde olacaktır.
Meyvecilikte budamayla ilgili olarak giriş babında hazırlanan bu yazımızın sonuna gelirken, daha çok söylenecek ve verilecek bilgi olduğunu ve ilerleyen zamanlarda bu hususlarda da bilgilendirmemizin devam edeceğini söylemek isterim. Ancak meyve ağaçlarının budanmasında dikkat edilecek en temel birkaç hususa değinecek olursak;
- Budama işlemini yaparken hangi dalı niçin kestiğimizi bilmezsek, ağacın gelişme ve verim anlamında dengesini bozmuş oluruz.
- Budama her bir ağacı bir birey olarak kabul edip, budama planımızı ona göre yapmamız gerekir.
- Budamadan sonra ortaya çıkan atıkların imha edilmesi ya da bahçeden uzaklaştırılması gerekir. Aksi taktirde bahçede ilerleyen zamanlarda görülmesi muhtemel hastalık-zararlılara konukçuluk etmesine neden olabilecektir.
- Bahçemizi kendimize ait budama alet ve ekipmanlarıyla budamamız gerekir. Özellikle hastalık-zararlı bulaşmasının önüne geçmek için önemli bir husustur.
- Budama sırasında bir ağaçtan diğerine geçerken, alet ekipmanlarımızı basit seyreltilmiş bir çamaşır suyu (hypo) ile dezenfekte ederek kullanmamız gerekir.
- Büyük dallarda yapılan budama ve kesme işlemlerinden (testere ve hızar ile kesilmiş dallar) sonra yara yeri kuruduktan birkaç gün sonra mutlaka aşı macunuyla yara yerini kapatmak gerekir. Hem yara dokusunun (kallus) daha hızlı oluşması, hem de hastalık-zararlı girişinin engellenmesini sağlamış oluruz.
- Ağaçlardaki belli dalları kesmenin budama olmadığını bilmek gerekir.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi olarak kayısı başta olmak üzere diğer meyve ve bitki türleriyle ilgili olarak 8 farklı bölüm, 50 farklı akademik seviyedeki öğretim elemanıyla birlikte her zaman her konuda üretici, çiftçi, sanayici vs. kapımızın açık olduğunu ve her türlü bilgi ve tecrübe paylaşımını yapabileceğimizi hatırlatmak isterim. Selamlarımla…
Prof. Dr. Hakan YILDIRIM
Malatya Turgut Özal Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Dekanı

Pusulamalatya

Bakmadan Geçme