Malatyalı Ne Yapmalı?..
Malatyalı Ne Yapmalı?..
Malatya, peş peşe yaşamış olduğu depremlerle büyük yara almıştır. Adeta viran olmuş durumdadır. Bunlar mevcut durumun realiteleri olarak öne sürülebilir.
Gerçek durumlar bunlardır ancak bu durumlar değiştirilemez hususlar da değildir. Değiştirmek feraset sahibi Malatyalıların ferasetine kalmış görünmektedir.
Bu gerçekleri kabul edip, çözüm bulmak Malatya'nın kaderidir. Artık ahlanıp vahlanıp elini kolunu bağlamanın hiç kimseye bir faydası olmayacaktır. Yapılması gereken organize olup şehri ayağa kaldırmaktır. Bunu yapamayacak olursak, kendisi de bir canlı olan şehrimizin ölmüş olduğunu kabullenmek demek olur.
O halde, bu süreçte neler yapılabilir sorusunu yöneltmek icap ettiğinde ne söylenebilir?
Öncelikle kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapmak gerekmektedir.
Kısa vadeli olarak, hem barınma ihtiyacını karşılamak adına faaliyetler yürütmek, hem hayatını ticaret yaparak idame ettiren esnaflara geçici iş yerlerinin olabileceği yerler en kısa sürede tesis etmek gerekmektedir. Bu iki önemli ihtiyaç kadar önemli olan bir başka ihtiyaç da ayakta duramayacak vaziyetteki ağır hasarlı binaların yıkılması meselesidir. Bu da neden gereklidir? Çünkü içinde yaşam sona erdirilmiş olsa da, bazılarının yakınından geçen insanlar olabilmektedir. O geçen insanlar eğer polis kontörlü dışında geçerlerse ölüm tehlikesi yaşayacaklardır.
Orta vadeli planlamalarda da, giden herkesi geri dönmeye ikna edecek yaşam alanlarını tesis etmek ve insanları hasarsız ve az hasarlı evlerinde oturmaya ikna etmek biçiminde anlayışlar geliştirilmelidir. İnsanlara bu bağlamda gittikleri yerlerin de depremsellik bakımından Malatya'dan fazla bir farkının olmadığını anlatabilmek gerekmektedir. Bunun için de çok yavaş ilerleyen binaların deprem güvenliğinin araştırılmasının çabuklaştırılması gerekmektedir.
Uzun vadeli olarak da, kalıcı konutlar ile ilgili planlamaların yapılması önemli bir gerekliliktir. Bu konuda, şunun iyi bilinmesi gerekmektedir: Malatya'ya yapılması tasarlanan konut sayısının yok olan ya da oturulmaz hale gelen konut sayısının çok gerisinde olması önemli bir problemdir. Bu problemin giderilmesi ancak yetkililerden istemesini bilmekle mümkün olabileceğini unutmamak gerekmektedir. Bu hususla ilgili olarak, aslında, acı tecrübelere sahip olduğumuzu hatırlatmak gerekir. Bu nedir? Elazığ Sivrice depremi zamanı pek çok bina hasar görmesine rağmen, yetkililerden istemesini bilmeyen Malatyalılardan ötürü afet bölgesine dâhil edilmeyen Malatya, o gün alınabilecek tedbirlerden mahrum oldu. Bir bakıma o yanlış stratejinin sonucunda bugün önemli oranda hasarlar ortaya çıkmış oldu. En azından yıkılıp yeniden yapılabilecek pek çok binaya o zaman sağlam raporu verilmemiş olurdu.
Elbette yapılması gerekenler bunlarla da bitmez. Bu yaşananlardan ders çıkarıp da bunu bir milat kabul etmemiz gerekir. Buna göre bundan sonra yapılacak yapıların yerlerinin tayini, kat sayısının belirlenmesi, yapım esnasındaki fenni mesuliyetler ve denetimlerin doğru dürüst yapılması, insanların kandırılıp göstermelik politik eğilimlerle avutulmaması önem arzetmektedir.
Şehrimizin potansiyel özelliklerine göre ve üretim geleneklerine uygun bir biçimde, ekonomik canlılığını yeniden tesis etmek için ilave teşvik tedbirlerinin alınması gereklidir. Bu hususta bütün sektör temsilcilerinin birlikteliği ile ihtiyaçlara göre taleplerin iletilmesi gerekmektedir.
İnsanlar, hiçbir zaman istemediklerinde, onları gören bir yetkilinin olmayacağını unutmamalıdır. Bir bakıma siz taleplerinizi yerine ulaştırmadığınızda, çok geniş alanda gerçekleşen bir yıkımda, rahatlıkla gözden kaçabilirsiniz. Aslında, bir bakıma Malatya da bu sorunu yaşadı. Ağlamasını bilemediği için hiç hasar görmemiş bazı kentlerle aynı kategoride değerlendirildi. Bunun sonucunda da daha az sayıda vali, kaymakam ve belediye görevlendirmesi yapıldı ve yardım organizasyonlarından daha az nasibini aldı.
Bu halde, bu durumun düzeltilmesi; durumunu iyi bilen, iyi anlatan ve güçlü bir destek talebinde bulunan yerel yönetici erk, sivil inisiyatif grupları, sektör temsilcileri ve medya mensuplarının mevcudiyeti ile mümkündür diyebiliriz. İşte bu durumu orkestra şefi hassasiyetinde koordine edecek üst akıllardan mahrum olan bir şehir olduğumuzu bir defa daha bu deprem vesilesiyle görmüş olduk.
Basın mensupları da hem oturma alanları hem de yayın yapacakları alanlar için kısa vadede çadır, orta vadede konteyner, uzun vadede kalıcı konut şekilde basın sitesi istemesini bilmelidir. Eğer medya emekçileri bu konjonktürde de bunu yaptıramazlarsa, bir daha yaptıramazlar diye düşünüyorum.
Çözüm, Malatya'ya sahip çıkmayı dert edinen Malatyalı Malatya'da kalırsa mümkün olabilecektir. Artık ah ile vah ile videolar çekip paylaşmak yerine insanlarımızım Malatya'ya getirecek cesaretlendirici kampanyalar ve politikalar tayin edilmelidir. Eğer bunlar yapılmaz ise, önümüzdeki seçimin sonucuna bakılmaksızın yerel seçimlerde kendilerini başarılı gören her belediye başkanı seneye nal toplamaya hazır olmalıdır.
Artık kent estetiğinden önce bir insanımızı bile öldürmeyecek binalar yapmak için seferberlik ilanı yapmanın tam zamanıdır. Onun için de meşhur bir slogan geliştirmek istiyorum: ŞİMDİ MALATYA'YI KURTARMANIN TAM ZAMANI.