Yıkılmak İstenen Erdoğan mı Türkiye mi ?
Yıkılmak İstenen Erdoğan mı Türkiye mi ?
Eğitimci-Yazar Turan Boranoğlu Seçimlere sayılı günler kala iktidarı hedefleyen taraflar arasındaki eylem ve söylem farkları da giderek derinleşiyor. ifadelerini kullandı.
Boranoğlu yazısında, "Seçimlere sayılı günler kala iktidarı hedefleyen taraflar arasındaki eylem ve söylem farkları da giderek derinleşiyor. Cumhur ittifakında kullanılan söylemlerde çok fazla değişiklik göze çarpmıyor. Oluşturulan politikalarda düne göre pek değişen bir şey yok. İttifakı oluşturan ve yeni katılan partilerde bile bir söylem birliği görülüyor. İttifakta yer alan Ak Parti, MHP, BBP, Yeniden Refah ve ittifakı destekleyen HÜDAPAR, özellikle demokratik toplumun yanı sıra hükümetin içte ve dışta güçlü ve omurgalı politikalarına, bağımsızlığımızın teminatı olarak hem ekonomik hem teknolojik hem de askeri anlamda güçlü Türkiye hedeflerine sahip çıkıyorlar. Bunu da azami uyum içinde gerçekleştiriyorlar. Millet ittifakında ise sular durulmuş, istikamet net olarak belirlenmiş değil. Altılı masa olarak onlarca kez toplanmış olmalarına rağmen hala uyum içinde görünmüyorlar. Aday belirleme sürecinde yaşananlar, altılı masayı oluşturan partilerin talepleri ve pazarlıkları bir türlü sona ermedi.. İyi Parti lideri Meral Akşener'in masadan ayrılması ve neden geri döndüğünün tatmin edici bir şekilde açıklanamaması gündemi işgal ederken partinin etkili ismi Yavuz Ağıralioğlu‘nun zehir zemberek açıklamalardan sonra İyi Partiden istifa etmesi çalkantıların seçime kadar devam edeceğini işaret ediyor. Bu çalkantıların en fazla yoğunlaştığı konu ise HDP‘nin bir açıklamayla seçimde Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyecekini duyurması oldu. Hemen arkasından Kılıçdaroğlu'nun HDP ile görüşmesinde bu bölücü ve terörün siyasi uzantısı olan partiye neler vaad ettiği HDP'nin ve dolayısıyla terör örgütünün Kılıçdaroğlu'ndan hangi taleplerde bulunduğu ve hangi konular üzerinde anlaştıkları konuşulmaya başladı. Millet ittifakındaki milliyetçi muhafazakar seçmeni oldukça rahatsız eden bu pazarlık, özellikle İyi Partinin milliyetçi tabanında infial yaratmış görünüyor. Zaten Ağıralioğlu‘nun istifasıyla da bu infial tabanda İyi Partiye olan bakış açısını da değiştirmiş durumda. HDP'nin Kılıçdaroğlu'ndan istediklerine ve yapılan açıklamalara göre kabul edilen taleplerine kısaca bakacak olursak; Suriye ve Irak'ın kuzeyinde yürüttüğümüz askeri operasyonların sona erdirilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Selahattin Demirtaş'a özgürlük, bebek katili terörist Apo'nun serbest bırakılması yahut cezaevi şartlarının iyileştirilmesi vs. Bütün bunların üzerine FETÖ üyelerine dönük, KHK ile ihraç edilenlerin affedileceği ifadeleri ile selam verilmesi, ayrıca dikkat çekici ve üstüne tüy dikmek adına da 100 yıllık cumhuriyetin yıkılması beyanları. Ancak asıl dikkat çekici açıklama birkaç gün önce eli kanlı terör örgütü PKK'nın bir üst düzey yöneticisinden geldi: “14 Mayıs'ta iktidar yıkılacak” Buna benzer ifadeleri FETÖ'nün yurtdışındaki teröristlerinin açıklamalarında da görüyoruz. Türkiye karşıtı ne kadar odak varsa umutlarını bu seçimlere bağladığını görüyoruz. Beklentilerini yazmaya kalksak makale değil kitap yazmamız gerekir diye düşünüyorum. Şimdi, sırf Erdoğan düşmanlığından ve Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diyen ve Kılıçdaroğlu'na oy vermeyi düşünen milliyetçi muhafazakar seçmene resme dar açıdan değil geniş açıdan bakmak düşüyor. Elbetteki Erdoğan da sütten çıkmış ak kaşık değildir ama en azından yanında kendisini, partisini, siyasi geleceğini, ülkesi ve milleti için feda etmeye hazır Devlet Bahçeli gibi bir sigorta var. Devlet Bey'in ittifak ortağı iken ülkeye yaptığı katkılar ortadayken iktidar ortağı olunca neler yapabileceğini kestirmek güç değildir. Sonuç olarak; 14 Mayıs'ta sandık başına gidecek olan milliyetçi muhafazakar seçmen partisi ne olursa olsun kafasında şu soruya cevap vererek oyunu kullanmak zorunda; Kullandığım oy Erdoğan'ın yıkılmasına mı, Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılmasına mı sebep olacak? Bu sorunun cevabına ulaşmadan sandığa gitmek ülkenin geleceğini yazı turayla belirlemekten farksız olacaktır." dedi.