Babalar eskiden miras bırakırdı, şimdi borç…
Babalar eskiden miras bırakırdı, şimdi borç…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Meltem Tv'de Gülgûn Feyman'ın sunduğu Özel Gündem programında sıcak gündeme ilişkin dikkat çekici açıklamalar yaptı.
Ekonomi gündemini değerlendiren BTP Lideri, yaşanan krizin giderek daha da derinleştiğini söyledi, ‘eskiden babalar evlatlarına miras bırakırdı şimdi borç bırakıyor’ dedi.
Türkiye’deki vergi sisteminin adaletsizliğine vurgu yaparak “neden hala damga vergisi ödüyoruz” diye soran Hüseyin Baş, “Bütün faturalarınızı inceleyin, damga vergisi var. Nedir damga vergisi? Siyasetin gençleşmesi lazım diyorum hep, işte bundan lazım. Damga vergisi alıyor adamlar. Bundan 30-50 sene önce adamlar evraka damga basıyordu, o damgayı vergilendiriyorlardı. Şimdi her şey dijital, biz hala o damganın vergisini ödüyoruz. Niye ödüyorum? Dünya dijitalleşmiş adamın haberi yok.” İfadelerini kullandı.
“Ülkenin yüzde 10’u refah içinde, kalan yüzde 90’ı bir bardak çayı hesap ediyor”
BTP Liderinin dikkat çektiği konulardan biri de, iktidar mensuplarıyla destekçilerinin, otellerin doluluk oranı, trafikteki araç sayısı ve AVM’lerdeki yoğunluk üzerinden yaptıkları propagandaydı.
Hüseyin Baş ülke gerçeği maalesef böyle değil diyerek şöyle konuştu; “Bu ülkenin nüfusu 84 milyon. Bunun yüzde 10’u para sahibi olsa, tatile gitse, trafiğe çıksa, AVM’leri doldursa 8,4 milyon insan yapar. Yunanistan’ın nüfusuna neredeyse denk, Avrupa’da birçok ülkenin nüfusundan fazla. 8,5 milyon insanın refahını, bize kalan yüzde 90’a pazarlıyorlar. Benim şikâyetim o ezilen insanlar için. Bu sistem zulüm sistemidir, bu sistem adaletsizliktir, bu sistem baskı rejimidir, bu sistem en hafif ve terbiyeli tabirle akılsızlıktır. Senin Bodrum’da, Ege’de, Antalya’da otellerini dolduranlar bu ülkenin yüzde 10’u veya turistler… Trafiği felç edenler bu ülkenin yüzde 10’u veya turistler… Senin AVM’lerini dolduranlar, ellerinde poşetlerle gezenler bu ülkenin yüzde 10’u veya turistlerdir. Bunun dışında bu ülkenin yüzde 90’ı bugün evinden çıkıp bir kafeye gidip çay içmek için binbir hesap ediyor, bir Pazar kahvaltısına çıkmak için hesap ediyor. Bu ülkenin insanı bugün bu durumdadır.”
Bütün liderleri, partileri araştırın, programlarını okuyun
Bağımsız Türkiye Partisi’nin çok özel bir parti programı olduğunu ifade eden Hüseyin Baş, vatandaşlara tüm partilerin programlarını okumalarını tavsiye etti.
BTP Genel Başkanı, “SEKA’yı sattın, kâğıt üretemiyorsun, kâğıdı ithal ediyorsun, kitabın fiyatı bu yüzden bu noktaya geldi. Bütün partiler özelleştirmeden bahsediyor. Bütün partiler madenleri yabancıların işletebileceğinden, madenine sahip çıkmayacağından bahsediyor. Benim parti programımda bunların hiçbiri yok. Dolayısıyla daha çok parti olsun ama partiler kimliklerini ortaya koysun. Ben topluma şunu öneriyorum: “Bütün partileri araştırın.” Toplumun bu sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Partileri araştıracak, genel başkanları tanıyacak, siyasi ideolojileri, fikirleri, idealleri sorgulayacak. Bir parti çıkıyor, ben x meseleyi çözeceğim diyor. Peki, bu ülkenin tek sorunu x meselesi mi? Y’yi ne yapacaksın? Z’yi ne yapacaksın? Alfa’yı ne yapacaksın? Bütün sorunlara bakış açın var mı? Bir farklılık ortaya koyabilecek misin? Bugün ekonomiyi çokça konuşuyoruz. Ak Parti hükümeti liberal ekonomik sisteme tabi bir hükümettir. Diğer bütün muhalefet de liberal ekonomik sistemi vaadeder. Bir farkları yok ki! O beş taneyi zengin etti, diğeri de 15 taneyi zengin edecek. Kimse 85 milyonu zengin etmeyecek. Problem bu. Bunu görmesi lazım vatandaşın.” diye konuştu.
“Özelleştirmeleri geriye çevirmek hukuken mümkün”
Cumhuriyet kazanımı fabrikaların özelleştirilmesi konusundaki bir soruya da BTP lideri “hepsini geri alacağız” diyerek yanıt verdi.
“Peki, bu hukuken mümkün mü” sorusuna Hüseyin Baş, “Hukuken bunları geri almak elimizde. Çünkü çok hukuksuzluklar içinde bunlar satıldı. İki türlü yanlış yapıldı. Birincisi, bunların özelleştirilmesi baştan aşağı yanlış. Türk Telekom, Tüpraş, Poaş, SEKA, şeker fabrikaları, gübre fabrikaları, Petkim, Tekel, çimento fabrikaları, ETİ Holding, Sümer Holding, termik santraller, limanlar… Bunlar Türkiye’nin ticaretinin temeli, bunlar olsa bugünkü enflasyon, kriz ortamı olmayacaktı. Bunlar sübvansiyon yapabilse, üretebilselerdi… Bunların özelleştirilmesi baştan aşağı saçma ve yanlış. İkincisi, bunların her biri mesela 1 milyar dolar değerindeyken 50 milyon dolara, 100 milyon dolara satılmış. Yani 10’da 1’ine, 20’de 1’ine, 100’de 1’ine, bu fiyatlara peşkeş çekilmiş. Dolayısıyla hukuken bunları alan hiç kimse güven altında değil. Çünkü vatandaşın malını çok az bir pahaya iç ettiler.“ şeklinde cevap verdi.
Satılan her şeyi geri alacağız
Gülgûn Feyman’ın “özelleştirilen yerleri geri almak için kasada para var mı” sorusuna BTP lideri Hüseyin Baş şu yanıtı verdi:
“Elbette ki var. Müteahhide para var, yandaşa para var, Saray’a para var, özel uçaklara para var, vatandaşın fabrikasını geri almaya para elbette var. Fazlası ile var. Bunların hepsini derhal hemen geri alacağız, hepsini devlet faydasına, vatandaş faydasına işletmeye başlayacağız. Hepsi istihdama başlayacak, işçiler buralarda çalışmaya başlayacak, bütün köyler, bütün kasabalar, bütün ilçeler kalkınmaya başlayacak.”