Depremler ve Sosyal Medya Sorumluluğu
Depremler ve Sosyal Medya Sorumluluğu
Son zamanlarda Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaşanan depremler, toplumun deprem gerçeğiyle yeniden yüzleşmesine sebep olmuştur. Ancak maalesef depremlerle ilgili paylaşımların, özellikle sosyal medyada, ciddiyetsiz ve tedirginlik yaratıcı biçimde yapılması endişe vericidir. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerden tam 9 ay sonra dahi, düşük ölçekli sarsıntıların insanları gereksiz yere tedirgin ettiği, hatta bazı kişilerin bu durumu alaycı bir şekilde ele aldığı görülmektedir.
Depremlerin ciddiyetini ve gerçekliğini göz ardı eden bu tür paylaşımlar, toplumda depreme karşı duyarsızlığa ve deprem gerçeği konusunda bilinçsizliğe neden olabilir. Özellikle basın mensuplarının, sosyal medya üzerinden depremle ilgili doğru bilgi ve farkındalık oluşturma sorumluluğu bulunmaktadır. Türkçe kullanımında dikkat edilmesi gereken, ciddiyetini kaybetmiş ve gereksiz panik yaratan ifadelerin kullanılması, toplumda deprem konusunda tehlikeli bir duyarsızlık yaratmaktadır.
Deprem konusunda toplumda farkındalık oluşturmak ve gereksiz panik ve kaygıyı önlemek, herkesin sorumluluğudur. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların deprem gerçeğine uygun bir şekilde yapılması, toplumun bilinçlenmesini sağlayacak, gereksiz endişeleri önleyecek ve depreme karşı alınması gereken önlemlerin önemini vurgulayacaktır.
Deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve depremlere karşı hazırlıklı olmak, toplum olarak hepimizin öncelikli görevi olmalıdır. Bu nedenle sosyal medya üzerinden depremle ilgili yapılan paylaşımlarda, doğru bilgi ve farkındalık oluşturulmasına özen gösterilmelidir. Unutmayalım ki, küçük sarsıntılar büyük felaketlerin habercisi olabilir. Rahman ve Rauf olan Allah'ın desteği ve yardımı her zaman başımızın üzerindedir. Allah milletimize ve insanlığa yardım etsin.
Vicdan Mühendisi