Ekonomi Paketiyle ilgili Başkan Kiraz'ın Değerlendirmeleri

Ekonomi Paketiyle ilgili Başkan Kiraz'ın Değerlendirmeleri

Dünyasının ve tüm kesimlerden milyonlarca kişinin merakla beklediği Ekonomik Reform Paketi, tıpkı İnsan Hakları Eylem Planı gibi 4,5 aydan bu yana yükseltilen beklentileri karşılayamadığı gibi, bir heyecan da yaratmadı! 

Bunun nedenlerinden birisi açıklanan vaatler, reform iddialarının içeriğinin boş, bilinen ve bugüne kadar iktidarın yanlışta ısrarından kaynaklanan eksikliklerin itirafı olması, ikinci neden ise iktidarın 19 yıllık icraatlarında sergilediği söylem ve eylem tutarsızlığının, açmazların bu belgelere de yansıması. 
Örneğin, CB Erdoğan, Ekonomik Reformlar Tanıtım Toplantısı’nda reformların öncelikli temel ilkelerini sayarken; 
- Meclisin bütçe ve denetim yetkisinin genişletilmesi, 
- Kamu harcamalarında ve kamu ihaleleri alımlarında şeffaflık, hesap verilebilirlik 
- Bütçe birliği ve Hazinenin tekliği ilkesine uymayı vaat etti. 

Oysa bu vaatlerden iki gün önce Kamu-Özel İşbirliği, Yap-İşlet-Devret modeliyle 15 Mart 2020’den bu yana yapılan ancak bir yıldır üstlenici iktidar yanlısı müteahhitlerin finansman bulamadığı projelere Hazineyi ve Ulaştırma Bakanlığını kefil eden, borç taahhüdü altına sokan yasayı meclisten geçirdi. 
Beş ay önce istifa eden eski Hazine-Maliye Bakanı ve görevden aldıkları Merkez Bankası Başkanı’nın tükettiği, nerede olduğu, kime satıldığı bilinmeyen, 128 milyar dolarlık döviz rezervi konusundaki iddialara, taleplere şeffaf ve inandırıcı şekilde yanıt vermedi. Bunun yerine üç haftada üç farklı bahane üretmeyi ve ‘Kayıp’ rezervleri sorgulayanlara ‘Taş Bedduası’ etmeyi tercih etti! 
Sadece bu iki sıcak örnek bile CB Erdoğan ve başında olduğu iktidarın ekonomik reform söylemlerinin zihniyetlerini örtme amaçlı olduğunu açık şekilde göstermektedir. Kaldı ki, TBMM’yi etkisizleştiren, Sayıştay raporlarını TBMM’den kaçıran, kamu harcamalarını, Varlık Fonu kaynaklarını TBMM ve Sayıştay denetimi dışına çıkartmak üzere düzenlemeler yapan, yasalar çıkartan iktidarın kendisidir. 
- Bütçede TBMM’nin tanıdığı borçlanma limiti yetkisini pervasızca aşarak, tek maddelik bir yasayla meclisin denetim yetkisini devre dışı bırakan da bu iktidardır. 

Kopyala-Yapıştır usulü bir reform müjdesi: basit usulde vergilendirilen 850 bin küçük esnafa gelir vergisi muafiyeti! 
Aylardır orta direğin, esnafın yok olduğu, borçlarla boğulduğu uyarılarına, çağrılarına kulak tıkayan iktidar, esnafın borçlarını faiziyle sadece 6 ay ertelemeyi esnafa lütuf gibi sundu. TESK’in kredi ve vergi borçlarının 2022’ye ertelenmesi taleplerini duymazlıktan geldi. Ta ki, Sayın Genel Başkanımızın iktidarımızın ilk gününde alınacağını açıkladığı kararlar arasında, esnafın vergi-kredi borçlarının faizlerinin silineceği, anaparanın da esnafın kendi ödeme gücüne göre taksitlendirileceği açıklamasından sonra, şimdi basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, tesisatçı, tamirci vb. 850 bin küçük esnafa gelir vergisi muafiyeti getireceğini müjdeliyor. 
Bir yılı aşkın süredir işyerleri kapalı ya da kısıtlı şekilde açılan bu küçük esnaf, zaten ne vergisini ne kirasını, ne elektrik-su faturasını ne de kredi taksitini ödeyebilecek durumda. Muafiyet getirilmese de bu insanların artık neyini alacaksınız? Bu iktidar şayet alabileceğine inansaydı, 850 bin esnafa vergi muafiyeti getirir miydi? Bu insanların aylık geliri zaten asgari ücret düzeyinde bile değil. 

- Geriye kalan, kapısına kilit vurma noktasındaki milyonlarca esnaf ne olacak? 

Yeni eleman istihdam eden işverene 1 kişilik istihdam için Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletiyle 24 ay vadeli kredi! 
Artık TÜİK’in de yüzde 30’u aştığını resmen kabul ve ilan ettiği işsizliğe karşı, iktidarın reform çözümü yine kredi ve borçlandırma. Yeni eleman istihdam eden işverene 1 kişilik istihdam için Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletiyle 6 ay ödemesiz 24 ay vadeli kredi, yani BORÇ vaat ediyorlar. Bu imkân, azami 5 kişiye kadar yapılacak yeni istihdam için söz konusu olacak ve tutar toplamı 500 bin TL’ye kadar çıkabilecek. 
Nispeten işsizliği azaltmak, istihdamı artırmak için doğru bir yaklaşım olarak görülse de geçmiş dönemlerde benzer istihdam teşvikleri verildi, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlerden çok, işverenlere kaynak aktarıldı ama sonuç ortada. Beş kişiyi işe başlatıp, 500 bin TL KGF kefaletli kredi alan işveren, parayı alıp 6 ay ya da 1 yıl sonra bu kişileri çıkartırsa ne olacak? 2017, 2018, 2019’da her seçim ve referandum öncesi açılan istihdam seferberlikleri, dağıtılan KGF ve Hazine kefaletli 300-400 milyar liralık kredilerin büyük bölümü batağa dönüştü, geri ödenemedi.

 

Bütçe dışında ‘Tahvil Garanti Fonu’ kurulacak! 

CB Erdoğan bu kez kamu ve özel bankalardan yeni kredi destekleri ya da bankaları yeni kredi vermeye çağırmak yerine, batık kredilerin ulaştığı boyutlar nedeniyle, bankaları ‘Operasyonel yeniden yapılandırmaya’ teşvik edeceklerini söylüyor. Kredi borcunu ödeyemeyen, yüzdürülebilir durumda olan şirketlere bankaların yeniden yapılandırma olanağı sağlanmasını destekleyeceklerini ifade etti. 
İktidar, bankaların artık ne zorla ne talimatla yeni bir kredi kampanyasının yükünü kaldıramayacaklarını bildiği için ‘Halka açılma ve halka arz’ yoluyla şirketlerin finansman sağlamasına kolaylıklar getirileceğini, Sermaye Piyasası Yasası’nda bu yönde düzenlemelere gidileceğini açıkladı. Halka arzlara ve açılmalara, şirketlerin tahvil ihraçlarına talep zemini yaratmak, ihraç edilecek hisse senedi ve tahvillere tasarruf sahiplerinin yatırım yapmasını sağlamak üzere de bütçe dışında ‘Tahvil Garanti Fonu’ kurulacak. 
Bütçe disiplininin, borçlanma ve borç yönetiminin en temel ilkesi olan bütçe birliği ve hazinenin tekliği ilkesini 19 yıldır delik-deşik eden iktidar, şimdi terk ettiği bu ilkeleri yeniden hayata geçirmekten, bütçe dışı döner sermayeli kuruluşları ya kapatmak ya da bütçeye dahil etmekten, hazinenin döviz ve altın cinsi yerine TL cinsi borçlanmasını sağlamaktan söz ediyor ve bunu reform olarak sunuyor. 
- Başta Varlık Fonu olmak üzere, daha bir ay önce meclisten geçirilen Çevre Ajansı ve bünyesindeki Çevre Koruma Fonu ve diğer bütçe dışı fonları denetimsiz şekilde harcayarak bütçe birliği ilkesini ortadan kaldıran yine iktidarın kendisi. Hazineyi iki ay öncesine kadar yurtiçinden bile dolar-euro-altın cinsinden borçlanma ihalesine çıkartan iktidarın kendisi. Hazine ve Maliye Bakanlığı Bünyesinde Borçlanma ve Borç Yönetimi Başkanlığı kurup merkezini de bakanlık dışına, İstanbul'a taşıyan iktidarın kendisi. 

Ekonomi Reformları Tanıtım Töreni’nde yeni yönetim modeli ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) ile Türkiye ekonomisinin çok daha iyi bir noktaya geldiğini söyleyen CB Erdoğan, madem öyle ne diye şimdi CHS ile terk edilen, lağvedilen, uygulamadan kaldırılan düzenlemeleri, kuralları tekrar hayata geçirmekten söz ediyor ve bunu reform diye sunuyor? CHS sonrası ortaya çıkan ve ağırlaşan tüm sorunlar, her şeyin tek kişinin kontrolüne bırakıldığı yasama organının yürütmeyi denetlemesinin imkânsızlaştırıldığı bu yönetim sisteminin sonucu! 

KİK yeniden değiştiriliyor! 

Kamu İhale Kanunu (KİK) AK Parti hükümetleri ve son üç yıldır da CHS ile 2003’ten bu yana 191 kez değiştirildi. Neredeyse kamu ihaleleri ve alımlarının yüzde 90’ına varan bölümü istisna maddesi kapsamında davet usulüyle, iktidara yakın müteahhitlerle kapalı kapılar ardında yapıldığı halde, şimdi KİK’in tekrar değiştirileceği, ihalelerin şeffaf hale getirileceği, kamu alımlarında ‘istisna’ kapsamının daraltılacağı, Kamu Alımları Kanunu çıkartılacağı, kamu alımlarında yerlilik kriterine ağırlık verileceği, ithal alımların azaltılacağı reform kapsamında vaat ediliyor. 
Kamuda tasarrufa gidilecek! 
Kamuda tasarrufa gidilmesi, taşıt alımı ve kiralamaların, temsil ve ağırlama giderlerinin azaltılması vb. önlemler de reformlar kapsamında sıralanıyor. Ancak bu konuda inandırıcılık için öncelikle Cumhurbaşkanlığının radikal bir şekilde tasarrufa gitmesi, harcamalarını kısması, 13 VIP uçağın yer aldığı Cumhurbaşkanlığı uçak filosunun, yüzlercesi zırhlı binlerce aracın yer aldığı taşıt filosunun azaltılması, yeni taşıt alımından, kiralanmasından vazgeçilmesi gerekiyor. 
Cumhurbaşkanlığının sayısı 13 olan özel uçak filosunun dışında, bu yıl içinde satın alınacak 47 yeni lüks taşıt ile mevcut kara ve hava taşıtlarının bakım onarımı ve giderleri için bütçeden yapılacak harcama 183 milyon 600 bin lira. Marmaris’te yapımı süren yazlık Saray hariç Ankara ve İstanbul'daki saray ve binaların bakım ve onarımı için de bu yıl 60 milyon lira harcanacak. 
2021 yılı yatırım programına göre, Cumhurbaşkanlığı'nın devam eden projelerine 250 milyon, yeni projelere de 198,6 milyon olmak üzere genel bütçeden toplam 448 milyon 600 bin lira ödenek ayrıldı. 
Yeni dönem dört temelin üzerinde bina edilecek: Yatırım, istihdam, üretim, ihracat! 
CB Erdoğan açıklamasında ‘İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya biz onu bir kanara attık, bir kenara koyduk, Yeni dönem dört temelin üzerinde bina edilecek. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu amaçla harcama disiplini, kamu borç yönetimi vergi düzenlemeleri kamu alım ihaleleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz” dedi. Yani yeni göreve getirdiği Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ı ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı da fiyat istikrarıyla birlikte bir kenara attı

Her iki isim de yeni dönemde önceliğin fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadele olacağını söylerken Erdoğan tam tersini söyledi. Dolayısıyla fiyat istikrarı bir kenara atıldıysa, makro istikrar, ekonomik istikrar da bir kenara atılacak ve keyfilik sürecek demektir. CB Erdoğan bu sözleriyle kendi açıkladığı reformlara kendisinin de inanmadığını ilan etti. 

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reform diye açıkladıklarının büyük bölümü çok önceden beri var olan ancak CHS’ye geçişle birlikte, Cumhurbaşkanlığı Kararları ve AK Parti Grubuna verdirilen torba yasa teklifleriyle ortadan kaldırılan uygulamalar. 

Reformlarla kamuda personel alımlarının artık tek bir merkezden yürütüleceği söylenmesine karşılık, daha önce bu işlevi yürüten Devlet Personel Başkanlığı’nı CHS ile lağveden kendisi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Başkanlığı’nda Ekonomik Koordinasyon Kurulu oluşturulduğu açıklanmasına karşılık daha önce bu kurul parlamenter sistemde Başbakana ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısına bağlı olarak zaten vardı ve yeni sistemle lağvedildi. Anayasada da yer alan Ekonomik Sosyal Konsey ise yıllardır toplanmıyor. 
Yine Hazine ve Maliye Bakanı’nın başkanlığında oluşturulan Finansal İstikrar Komitesi de önceki yönetim sisteminde vardı. Yeni yönetim sisteminde kaldırıldı, şimdi ‘reform’ diye pazarlanıyor. 
Ekonomik Reformlarla yine çok sayıda kurul, komite, komisyon kurularak, AK Partilere, iktidara yakın eski bakan, bürokrat, vekil, akademisyenlere arpalıklar, ilave maaş olanakları yaratılıyor. 
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Sağlık Endüstrileri Başkanlığı ile Yazılım ve Donatım Endüstrileri Başkanlığı kuruluyor. Bu oluşumlara, başkan, başkan yardımcıları, daire başkanları, genel müdürler, uzmanlar, uzman yardımcıları, memurlar, sekreterler, şoförler, makam araçları doldurulacak. 
Reform uyarınca bu yapılanmalarla Türkiye’nin tıbbi cihaz, ilaç, medikal ürünler ile bilişim, yazılım, programcılık vb. alanlarda hamle yapması hedefleniyor. 

18 yaş ve daha küçük olanlar da BES’e girebilecek! 

18 yaş ve daha küçük olanlar da BES’e (Bireysel Emeklilik Sistemi) girebilecek, prim ödeyerek, tasarruf edecek ve genç yaşta emekliliğe hak kazanacak. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında CB Erdoğan, BES fonlarında biriken 155 milyar TL’nin kaynak olarak kullanılması, kredi olarak özel sektöre aktarılması için yasa düzenlemesine gideceklerini açıklamıştı. Bankalardan, yurttaşlardan gelen tepkiler üzerine geri adım atmak zorunda kaldılar. Şimdi 18 yaş ve henüz reşit olmayan 18 yaş altını da sisteme dahil etmek, fonu büyütmek ve aileleri çocuklarının geleceği ve emekliliği için prim yatırmaya yönlendirmek istiyorlar. Prim ödemelerinin yüzde 25’ini yine devlet üstlenecek. Ancak 18 yaş ve altındaki gençler lise çağında, çoğu çalışmayanlardan oluşuyor. Yani Erdoğan, ailelere çocukları için prim yatırarak tasarruf etmeleri telkininde bulunurken, gençlere de ileride üniversiteyi de bitirseler iş bulamayacakları için şimdiden BES’e girip ana-baba parasıyla emekli olma vaadinde bulunuyor. 
Kamuda tayin, atama ve görevlendirmelerde liyakat! 
Reformlarda kamuda üst yönetime yapılacak tayin, atama ve görevlendirmelerde mesleki eğitim, birikim, deneyim ve liyakatin dikkate alınacağı, kamu görevlilerinin kadrolarına bağlı pozisyonları dışında en fazla bir kurumun yönetim veya denetim kurulunda görev alabileceği yer alıyor. İktidar nihayet kamu yönetiminde liyakatin önemini kavramaya başlamış ve CB danışmanlarına, AK Partili eski bakan, vekil, bürokrat, iktidar yakınlarına 4-5 yerden maaş bağlamanın adaletsizliğinin ve tepkilerin farkına varmış görünüyor. Ancak bu konuda ne kadar samimi oldukları da icraatla görülecek. 

TÜİK sözde Bağımsız olacak! 
Cumhurbaşkanı reformlar kapsamında TÜİK’in de ‘bağlı kuruluş’ statüsünden ‘ilişkili kuruluş’ statüsüne geçirileceğini açıkladı. TÜİK, Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinden özerk ve bağımsız kurum haline getirilecek. İktidar bu adımla TÜİK’in verilerine güvensizliğin dip yaptığını ve kurumun itibarsızlaştığını da kabul etmiş oluyor. TÜİK’i bağımsız konuma getirerek yeniden itibar ve güven sağlamayı planlıyor. TÜİK’in de Merkez Bankası’nın da güvenilirliğini ve itibarını yok eden, beğenmediği başkanları bir gecede değiştirip kapı önüne koyan da bu iktidar. Zihniyet aynı olduktan sonra TÜİK’i yasayla bağımsız yapsanız ne olacak? TÜİK’in bağımsız ilişkili kuruluş statüsüne geçirilmesi de göstermelik bir reform adımı! 

Açıklananlar bir reform değil. Tıpkı İnsan Hakları Eylem Planı gibi büyük bölümü mevcut ve önceki yasalarda, anayasada yer alan, ancak bu iktidarın değiştirdiği, uygulamadığı, ciddiye almadığı ve şimdi ağır bedellere mal olan yanlışları gidermek için tekrar uygulamaya koymayı vaat ettiklerinden ibaret. 
- Reform diye gündeme getirilenlerin bir bölümü yeni yönetim sistemiyle lağvedilen, kaldırılan kurumların, uygulamaların yeniden tesis edilmesi. 
- Bir bölümü ise IMF, OECD ve AB’nin tavsiye, talep, öneri ve uyarılarının, bu kuruluşlara verilen taahhütlerin hayata geçirilmesini içeriyor.

Pusulamalatya

Bakmadan Geçme