• Haberler
  • Malatya
  • Hüseyin Baş : Çözüm Milli Ekonomi Modeli konulu programlarına devam ediyor.

Hüseyin Baş : Çözüm Milli Ekonomi Modeli konulu programlarına devam ediyor.

Hüseyin Baş : Çözüm Milli Ekonomi Modeli konulu programlarına devam ediyor.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, partisince düzenlenen Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli konulu programlarına devam ediyor. 
BTP lideri bu kapsamda Malatya’da düzenlenen programa katıldı.
Burada gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan Hüseyin Baş, mevcut hükümetin 3 Y (Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar) ile mücadele sloganıyla yola çıktığını hatırlattı. 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunlara 4’üncü Y olarak yolu ekledik dediğini belirten Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Bakıyorsunuz 20 senelik bir hükümet. Sizin planlamanız yolsuzluğu bitirmek ama Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük yolsuzluklarına sahne oldu. Sizin söyleminiz yoksulluğu bitirmek ama Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük yoksulluğunu yaşıyoruz. Sizin planlamanız yasakları kaldırmak ama 2. Abdülhamit'in istibdat döneminde dahi bu kadar yasak olmamıştı. Türk tarihinin en yasaklı döneminden geçiyoruz. Ama yol yaptılar!”

“Anayasada sizi rahatsız eden ilk 3 madde mi?”

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada söylediği, “İçimizde ukde kalan bir diğer konu yeni anayasadır” sözlerini de değerlendirdi.
“Siz anayasayı tanıyordunuz da anayasayı mı değiştireceksiniz?” diye soran Hüseyin Baş konuşmasında şu ifadeleri kullandı; “Mesela benim bildiğim anayasaya göre siz bu seçim cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Siz anayasa tanımıyorsunuz ama ‘anayasayı değiştireceğiz, içimizde ukde kaldı' diyorsunuz. Yahu siz bu anayasayı delik deşik edenler değil misiniz? Siz, ‘Anayasa Mahkemesi'ni tanımıyorum’ diyenler değil misiniz? Siz değil misiniz bu? İçinizde kalan ukde anayasanın değişemeyen, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk 3 maddesi olabilir mi acaba? Nedir sizin içinizde ukde kalan? Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetim yapısının cumhuriyet olması mı? Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti mi? Marşı mı? Demokratik oluşu mu? Nedir sizi rahatsız eden? Anayasanın geri kalan her şeyini değiştirdiniz. Bakın bu meseleye karşı duyarlı olacaksınız!”

“Elinizde ne cumhuriyet kalır, ne bayrak kalır, ne vatan kalır”

Konuşmasında 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumuna da dikkat çeken Hüseyin Baş, “Yıl 2010. Anayasa Referandumuna gideceğiz dediler. Parti olarak maddeleri aldık baktık, neler var diye. HSK'nın yapısı değişiyor, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişiyor, birçok kurum esasında yok ediliyor. Çıktık sokak sokak, kapı kapı gezdik milletimize anlattık. O zaman ‘yetmez ama evet’ dediler. Biz de, 'bunu değişirseniz demokratik krallık gelir, adalet diye kapı kapı dolaşırsınız, yarınlarınızı kaybedersiniz' dedik. Gittiler ‘evet’ dediler. Şimdi de durum ortada. Ben ODA TV'deki bir röportajımda, 'uzun bir zaman geçmeyecek bu anayasa tartışmasını getirecekler' dedim. Çünkü bunların derdini ben biliyorum. Bunların derdi ta 1920'lere dayanır. Bunların neyi değiştirmek istediğini ben biliyorum. Dolayısıyla önünüze bu konu geldiği zaman ayık olacaksınız. Eğer bir kez daha bunların tezgâhına düşerseniz elinizde ne cumhuriyet kalır, ne bayrak kalır, ne vatan kalır. Bu söylediğimi sakın unutmayın! Sanki yapamadıkları bir şey var ve anayasa bunlara engel oluyor, içlerinde ukde kalmış da onu değişecekler. Neyse!” dedi.

Soylu’ya, ’13 saat paramotorla geldiler’ cevabı

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş Mersin’de karakola düzenlenen ve 1 şehit verdiğimiz terör saldırısı üzerine de dikkat çekici açıklamalarda bulundu. 
Saldırıyı kınayan BTP lideri, “Kim teröre kalkışıyorsa Allah belasını versin. Kim bizim evladımıza, kanımıza, canımıza kast ediyorsa onunla da hesaplaşmak boynumuzun borcudur. Bu işin bir başka bir boyutudur” dedi ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Bu eylemi gerçekleştirenler, Münbiç'ten hareket ettiler. Tam 12-13 saat paramotorla Tarsus'a geldiler” sözlerini değerlendirdi.
Hüseyin Baş şunları söyledi; “Özrü kabahatinden büyük, 13 saat havada bir şey uçuyor, bundan haberi yok. Hayırdır bir gece ansızın mı geldi, ne oldu? Bu nasıl bir zihniyet, bunu da açık açık konuşuyorsun! Havada uçan bir şeye devletin müdahale etmemesi mümkün değil. Şurada drone uçurun 10 dakika sonra müdahale ederler, 13 saat paramotor uçmuş, Tarsus'a kadar gelmiş. Buna müdahale edilmemesinin hiçbir açıklayıcı sebebini ben bulamadım, herhalde dedim, paramotorun isminde para geçiyor ya bunlar para geliyor zannettiler.” 

“Bu hükümetten kurtulmanın vakti geldi”

Türkiye’nin bu iktidardan kurtulması gerektiğini söyleyen Hüseyin Baş, “Tarım yapmak istiyorsak bu ülkeyi düzeltmemiz lazım.  Ekonomiyi düzeltmek istiyorsak bunlardan kurtulmamız lazım. Dostça, kardeşçe yaşamak istiyorsak bunlardan kurtulmamız lazım. Aksi halde bu insanlar yaşanacak bir Türkiye bırakmayacaklar. Başka niye bunlardan kurtulmamız lazım? Çünkü ülke büyük bir nefret ülkesine döndü. Oluşturduğunuz şeyle iftihar edin; sizden nefret eden bir gençlik yetiştirdiniz. Geleceğini çaldığınız, umutlarını yok ettiğiniz, hayallerini sattığınız bir gençliği inşa ettiniz. Bu gençliğin içinde sanatçı mı yok, zanaatkar mı yok, sporcu mu yok, yönetmen mi yok, bilişimci mi yok, matematikçi mi yok? Ne yoktu bu gençliğin içinde de bu ülkeden hiçbir şey çıkmadı? Neyi eksikti bu ülkenin? İşte bu ülkenin eksik olan şeyi o gençliği yönetecek ve yönlendirecek bir iradeydi. Ama her şeyi uzaktan kumandayla kontrol ettiğini zanneden hükümet görecek ki seçim günü, bu gençlerin bir kapatma tuşu yok! Gençler o hesabı sandıkta soracak. Ha bunların çok umurunda mı, değil. Bunlara nitelikli genç lazım değil ki. Bunlara lazım olan inşatta amele, onu da Suriyeliden buldu, Afgan’dan buldu gerisi ne yaparsa yapsın, mantık bu. Dolayısıyla eğer gençliğinizi kurtarmak istiyorsanız, geleceğini oluşturmak istiyorsanız bu hükümetten kurtulmanın vakti geldi” dedi.

“FETÖ'yü bu ülkenin başına bela eden bunlar”

AKP hükümetinin din istismarı yapan bir hükümet olduğunu söyleyen Hüseyin Baş, “Siyasette din niye bu kadar konuşuluyor? Çünkü dini istismar eden bir hükümetimiz var. Sanırsınız ki bunlar gitse din elden gidecek, daha namaz kılacak cami bulamayacağız! Böyle bir algı oluşturuyorlar, doğru mu? Halbuki bakıyorsunuz, ‘Müslüman kanaat ehlidir’ diye diye her türlü lüksü, şatafatı, israfı yapan, saraylarda yaşayan, milleti açlığa mahkum eden bunlar.  FETÖ'yü bu ülkenin başına bela eden bunlar. Çocukların istismara uğradığını bildiği halde, çocukların baskıdan intihar ettiğini bildiği halde zararlı bir takım cemaatlere, cemiyetlere arsa- okul arsası tahsis eden bunlar. Bu FETÖ’cüleri devletin bütün kurumlarına yerleştiren bunlar. FETÖ’nün sivil toplum çalışması olan dinler arası diyaloğu tam 10 tane bakanlığa resmi yazıyla yollayıp devletin politikası haline çevirenler bunlar ve bunlar bizi İslam diniyle yaşattığını iddia eden insanlar. Bakın yarın ne bu insanlara hesap verebiliriz, ne de öteki tarafta Allah'a hesap verebiliriz. Bu kandırmacadan çıkmamız lazım. Din diye diye dini de sömürdüler, diyaneti de sömürdüler. Sanki koca bir ihanet şebekesi, hiçbir şeyimizi elimizde bırakmadılar. Biran önce uyanacağız, uyanmazsak yarın hesabını veremeyiz” şeklinde konuştu.

Pusulamalatya

Bakmadan Geçme