Malatya'nın Deprem Gündemi

Prof. Dr. Mustafa TALAS Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Depremin yerle bir ettiği vilayetlerden olan Malatya, deprem esnasında Türk gibi işe başlayıp süreci de Türk gibi devam ettiren bir yapıda olmuştur. Bir bakıma depremin ilk anındaki şoku atlatmada ve insanları erkenden barınmaya ulaştırmaya çalışmada başarılı olunmuştur. Ancak bundan sonrası beceriksizliğin ispatı gibi kamuoyuna yansımıştır.

         Malatya’nın bu organizasyonel yetersizliğinin sonuçlarının büyük oranda demografik değişimlere yansımasının söz konusu olduğunu öne sürmek yanlış olmayacaktır. Bu olguyla bağlantılı olarak, Malatya’da deprem konusunda inisiyatif alarak başarılı çalışmalara imza atmış olan “Malatya Girişimci İş İnsanları Derneği (MAGİNDER)” tarafından panel organize edilmesi, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve öğrencilik yıllarından beri Yakın Dostum Olan Sayın Prof. Dr. Hasan Aydemir tarafından ilk bana iletildiğinde hiç düşünmeden kabul ettim ve organize konusunda akademisyenlerle temasa geçtim. Prof. Dr. Hasan Aydemir’e panele kendisinin başkanlık yapması teklifinde bulundum. Malatyalılık konusunda tartışılmaz duygulara sahip olan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı ve Yakın Dostum Sayın Prof. Dr. Bülent Kara’ya depremin toplumsal yansımalarını anlatıp anlatmayacağını sorduğumda tereddütsüz kabul etti. Yer hareketleri konusunda kişisel çaba, çalışma ve projelerini yakından bildiğim İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı ve Yakın Dostum Sayın Prof. Dr. Zeki Boyraz’a Malatya’nın depremselliğinin coğrafya ile ilgili boyutlarını hazırlayıp sunabilmesinin mümkün olup olamayacağını sordum. O da bunu tereddütsüz kabul etti. Kıymetli Dostum Sayın Prof. Dr. Hasan Aydemir Prof. Dr. Ramazan Sever Hoca’nın da çalışmalarının olması sebebiyle onu da dahil etmemiz gerektiğini ifade edince, Hasan Hocam ile birlikte Zeki Hoca ve Ramazan Hoca’nın konu paylaşımı yapması konusunda anlaşmalarını temin ettik. Bu çalışmaların sonucunda deprem olduğu günden beri Malatya adına depremin en sağlam bakış açısıyla bilimsel sunuşlarını gerçekleştirmiş olduk.

         MAGİNDER hem partiler üstü bir kurum olduğunu hem de odak noktası toplumsal fayda olduğunu bu etkinlik ile de ispat eden bir önemli STK olduğunu kamuoyuna ispatlamış oldu. Toplum yararına yapılan sayısız eylemin içinde yer almış bir dernek olarak Malatya Kamuoyunda kısa sürede haklı bir takdir kazanmış olan MAGİNDER, deprem konusunun uzmanlar topluluğu ile bilime dayalı etkinlik icra etmesiyle de, “Malatya İçin Biricik STK” vasfı taşıdığını herkese göstermiş oldu. Planlamış olduğumuz ama gerçekleştiremediğimiz tek boyut psikolojik boyutun ele alınması oldu. O hususta da Ankara Hacı bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve MHP Etik Kurul Başkanı olan ve Kıymetli Dostum Sayın Prof. Dr. Cengiz Şahin’in partideki görevlendirmeler gerekçesi ile panele gelememesi planımızın psikolojik bakış açısını devre dışı bırakmış oldu.

         Panelde herkes deprem ile ilgili kendine düşen izahatları bilimin gereği çerçevesinde takdim etmiştir. Ben de depremin Malatya’nın demografik yapısına etkisini analize tabi tuttum. Yapmış olduğum analize göre, nüfusun niceliksel ve niteliksel özelliklerindeki değişimi izah ettim. Niceliksel değişim Malatya açısından 812 binlerden 742 binlere şehrin toplam nüfusunun düşmesi biçiminde gerçekleşmiştir. Bu değişim ilçeler bazında ele alındığında on üç ilçeli Malatya’da dört ilçede nüfus düşmüş iken, dokuz ilçede nüfus artışı söz konusu olmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki; küçülme yaşayan ilçelerin ikisi çok büyük, biri kırsaldaki en büyük ilçeyken, artış olan ilçelerin büyüklük düzeyi, düşüş olan üç ilçenin çok gerisinde kalmaktadır. Bütünün düşüş olarak çok yüksek düzeyde olması değişimin hem iç göç olarak hem de dış göç olarak yoğum olduğu sonucunu bize anlatmaktadır.

         Malatya’daki bu demografik hareketliliğin bize verdiği en önemli ip uçlarından biri de, nüfusun niteliksel dönüşümü konusunda, kentli nüfusun yerini kırsal kesime dayalı nüfusa bıraktığı şeklinde anlatılabilir. Deprem sonrasında, başka illere gidenlerin yanı sıra belki de ondan daha fazlası depremden zarar görmemiş ilçelerin kırsalına gidip yerleşmiş demektir.

         En fazla nüfus kaybının Yeşilyurt, Battalgazi ve Kale’de olduğu, onlardan sonra Doğanşehir’de gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Malatya’da en fazla artış da AkçadağHekimhan ve Yazıhan’da olmuştur. Diğer ilçelerdeki artışlar daha düşük seviyede kalmıştır. Bu artış olan ilçelerden farklı olan yer Akçadağ’dır. Akçadağ Doğanşehir ve Yeşlyurt’tan sonra en fazla hasar alan ilçe olmasına rağmen bu kadar yüksek seviyede göç alıyorsa, bu göçün çoğunluğunun dağlık ve yüksek kırsal kesime olduğu sonucunu bize vermektedir. Hatta ilçe merkezinde de hasar almayan mahallelerin çekim merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuçta Malatya’nın nüfusu yaklaşık on beş yıl öncesi seviyesine gerilemiştir.

Malatya’daki nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı deprem öncesi ve sonrasına göre incelendiğinde, çocuk ve genç nüfusun fazla olmasına rağmen orta yaş gruplarında artışlar söz konusu olduğu görülmektedir. Yaşlıların hala en az kitleyi oluşturduğu görülmektedir. Yaşlanma eğilimi az da olsa gözlenmektedir.

         Ağır Hasarlı dört şehir baz alındığında, bunlar arasında, oransal bakımdan en büyük küçülmeyi Malatya yaşamıştır. Kahramanmaraş 60 bin küsür, Adıyaman 30 bin küsür, Hatay 142 bin küsür, Malatya’nın ise yaklaşık 70 bin nüfus azalması yaşadığı anlaşılmaktadır. Bunlar toplam nüfusa oranlandığında en yüksek oransal kaybın Malatya’da olduğu aşikardır. İkinci sırada Hatay, üçüncü sırada Kahramanmaraş ve son sırada Adıyaman yer almıştır.

En fazla kayba uğramış olan Malatya’da nitelikli nüfus kaybı çok yüksek seviyede olmuştur. Bu kayıp da işgücü kaybı demektir. Bu duurm da üretimdeki kapasite kullanım oranını aşağı seviyelere düşürmek demektir. Fırsatçılardan oluşan dış göç şehirde asayiş sorunlarını kaçınılmaz kılmıştır. Artan hırsızlık olayları bel büken konuma ulaşmıştır. Bu durum da, insanların, çaresizlikten memleketlerini terketmelerinde bir güçlü faktör olarak rol alması anlamına gelmektedir.

          Deprem sonrasında, oluşan demografik değişimin gerekçeleri analize tabi tutulduğunda aşağıdaki sonuçlar ile karşılaşılmaktadır:

  • Malatya için nüfusu şehre çeken faktörler, nüfusu şehirden iten faktörlere göre zayıf kalmaktadır.

O halde Malatya’da nüfusu şehirden iten faktörler neledir?

  • İş bulma kapasitesinin düşmesi,
  • Hava kalitesinin düşmesi,
  • Tarımsal ve endüstriyel ürretim kapasitesinin düşmesi,
  • Sağlık imkanlarının azalış kaydetmesi,
  • Trafik sorunlarının yoğumluk arzetmesi,
  • Kentte aradığını bulmada sorunlar yaşanması,
  • Mesken sayısının azalmasından ötürü barınma maliyetinin yükselmesi,
  • Nitelikli nüfusun aradığı yaşam biçimine uygun seçeneklerin olmaması ya da kısıtlı olması ( Alkollü nezih mekanların eksikliği, eğlence anlayışının yetersizliği, müzikli mekanların eksikliği). Bu konuda il içinde Arapgir biricik olumlu yere sahip diyardır.
  • Tekel ürün olan kayısının dünyada ciddi rakiplerinin olması kârlılık düseyini azaltıyor. Bu da kayısının stratejik ürün olma vasfını kaybettiriyor.

 

Bu aşamada dile getirilebilecek kritik sorular şunlardır:

  • Malatya’yı bu insanlara cazip kılan faktörler nelerdir?
  • Malatya’da yaşamanın cazipliği ve güzelliği nelerde mevcuttur?
  • Üst düzey görevlerde bulunmuş Malatyalıların emeklilerinin tercih ettiği iller sıralmasında Malatya kaçıncı sıradadır?
  • Birbirini sevmemek Malatya’daki insanları nerelere vardırıyor?
  • Biz kendi aramızdan çıkarak yükselmiş insanlara neden tahammül edemiyoruz?
  • İnsanların çalışanı ile çalışmayanının değerlendirilmesinde biz kimin yanında yer alıyoruz?
  • Gençlik nüfusun hala en kalabalık kesimi iken, biz gençliğin sevdiği ve istediği şeylerin ne kadar farkındayız?
  • Gençlerimizn çalışmak amacıyla dışarıya gitmelerini engellemek için ne yaptık?
  • Gastronomi ile övünürken bunun ilde takdimi ile ilgili ne yaptık?
  • Lezzet festivalleri yapmak için de hapishane gibi binaların bitmesini mi bekleyeceğiz?
  • Şehri çevresinden ve ülkenin diğer illerinden farklı kılan özellikleri nelerdir?
  • İlçelerimizin Malatya’ya erişimi neden bu kadar zor? Yollar ve köprüler neden yapılmaz? (Arapgir, Kuluncak, Doğanyol ve Pötürge için)

Sonuç olarak her şeyi kendi bağlamında değerlenidirmeliyiz. Malatya’yı da kendi bağlamında değerlendirdiğimizde, Malatya’nın sorunlarının çözümüyle ilgili neler yapılabiliri tartışmamız gerekecektir. Var olan bu devasa sorunlar için yapılması gereken şey güç ve enerji birleştirmesi yapıp pratik, kolay ve ucuz çözümleri gerçekleştirmeliyiz. Birleşme olmayınca, her kafadan ayrı bir ses çıkacak ve çözüm zorlaşacak ve daha uzun zaman alacaktır. Şartlar böyle geliştiği taktirde, şehirde binalar yapılır ve biter ancak içinde yaşayan insanlar ya aynı insanlar olmaz ya da insan yaşamaz diye düşünüyorum.

Her şey daha güzel ve gelişmiş Malatya için diye tamamlayalım.

Bakmadan Geçme