Tarımsal Sulamaya Zehir Karışıyor

Tarımsal Sulamaya Zehir Karışıyor

Malatya çevre platformu üyeleri Arguvan Şotik bölgesi Yoncalı barajı mevkiinde eylem yaptı. Çevreciler; "sondajlardan dökülen atık zehirli sular baraj isale kanalları ile sulu tarım yapılacak olan tüm arazilerimizi zehirleyecek, dolayısıyla ekilen ürünlerden sağlıklı mahsul alamayacağız" dediler. 
Erkan Yılmaz Çakır
Son günlerde Malatya'nın bazı bölgelerinde eylemleriyle gündeme gelen Malatya çevre platformu üyeleri, eylemlerini devam ettiriyor. Bu kapsamda çevreciler Arguvan ilçesi yoncalı barajı yakınlarında 'doğama dokunma' sloganıyla eylemlerini devam ettirdi. Burada çevrede bulunan ve tarımsal alanda kullanılan sulama sularına zehir karıştığını iddia ederek, duruma tepki gösterdiler.  
"Denetimden Uzak"
Malatya çevre platformu yönetim kurul üyesi Arapgir temsilcisi Muharrem Bayram, burada bir açıklama yaptı. Bayram açıklamasında; "Bugün burada köyümüzde yapılmakta olan maden arama sondajlarına dur demek için birlikteyiz. Birlikteyiz çünkü derdimiz ortak, mücadelemiz de ortak. Dayanışma güçlendirir, sesimize ses, gücümüze güç katar. Birlikteyiz çünkü aynı doğanın, aynı coğrafyanın insanlarıyız. Havamız, suyumuz, toprağımız aynı. Doğanın siyaseti, partisi yok. Dili, dini, ırkı, etnik kimliği de yok. Bu vahşi kapitalist politikalarla son yirmi yıldır yurdumuzun her yerinde doğa hunharca talan edilip, tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı sonlandırarak, sürdürülebilir yaşamı ve doğanın ekosistemini yok etmekte. Hayati öneme sahip bu değerli kaynakların talanı, aynı zamanda başta içinde yaşadığımız doğa olmak üzere tüm yaşam alanlarımız da bir bir yok etmekte. Yeraltı sularımız kullanılan kimyasallarla zehirlenmekte, patlatılan dinamitlerle kayaçlarından ayrılmakta, tatlı ve acı sular birbirine karışarak içilemez hale gelmekte, ya da tamamen kurumaktalar. Ülkemizdeki tüm su kaynaklarımız Maden Şirketlerince ya zehirlenerek kullanılmaz haldeler, ya da kurutulmaktalar. Hem sondaj çalışmalarında, hem madenin çıkarılmasında ayrışma için kullanılan zehirli atık sular, verimli topraklarımıza, çaylarımıza, derelerimize dökülmekte, içme sularımıza karışmakta üstüne üstlük köylünün tarlasına, bağına, bostanına, evine en yakın mesafede kum, çakıl, eleme, beton, mermer, bakır, demir, altın, gümüş, gibi maden ocakları açılarak, açık leç yöntemi ile madencilik yapılmakta. Her türlü denetimden uzak bu maden ocakları köyün, köylünün ortak merasını, yaylasını, otlak alanlarını, tapulu arazisini, bağını, bahçesini bazen zorlayarak, bazen kamulaştırma ile yok pahasına satın alarak insanları üretimden men etmekteler. Yüzlerce yılda ancak yetişip orman olan en değerli ormanlarımız, dağlarımız, tepelerimiz, meralarımız, otlaklarımız, en değerli tarım arazilerimiz, topraklarımız emperyalist sermaye şirketlerine ya doğrudan yok pahasına satılmakta, ya da 49 yıllığına, 99 yıllığına devredilmekte. Çıkarılan tüm madenler başta altın olmak üzere, hammadde olarak yurt dışına sorgusuz sualsiz götürülmekte." dedi. 
"Yetiştirilecek Ürün Bulunamayacak"
Bölgede yapılan sondaj çalışmalarıyla sulama sularına zehir karıştığını iddia eden Bayram açıklamasının devamında ise; "Çevre dostları,  doğamız, yaşam alanlarımız, ülkemizin tüm il ve ilçeleri maden şirketleri ve onların işbirlikçi maden lobilerince soyguna, vurguna, talana çevre felaketine maruz kalmış bulunmakta. İlimiz Malatya ve tüm ilçeleri de aynı durumdan nasibini almış olup, İlçemiz Arguvan’da ise 29 adet ÇED başvurusu yapılmış durumda. Bu maden sahaları Şotik, Göçeruşağı, Çakmak (Sığırcıuşağı), Yoncalı (Birik), Alhasuşağı, Bellikler, Gökağaç, Kömürlük, Kuruttaş, Ermişli köylerimizi kapsamaktadır. Şu an bulunduğumuz bölge Arguvan ilçemizin Şotik (Atma) köyü, Aşağı Konak, Emir Hasan mezrasıdır. Ağustos 2020 yılından itibaren 200 adet sondaj yapılmakta olup, yeni numaralandırmalar her geçen gün artarak devam etmektedir. Maden sahası olarak gördüğümüz bu yerler, aynı zamanda uzun yıllardır devam eden Yoncalı Barajının Su Havzasıdır. Eğer bu sondajları engelleyemezsek, sondajlardan dökülen atık zehirli sular baraj isale kanalları ile sulu tarım yapılacak olan tüm arazilerimizi zehirleyecek, dolayısıyla ekilen ürünlerden sağlıklı mahsul alamayacağız, aldıklarımızı da yiyemeyeceğiz. Oysa Arguvan karasal iklimi ve susuz coğrafyasıyla, yeşili çok az, en çok tarım yapılan ilçelerimizden biridir. Atalık tohumlarımız olan sarıbursadan unlarımızla, kundurudan bulgurumuzla, nohutumuzla, mercimeğimizle, fasülyemizle coğrafi işareti alınmasa da kaybedilecek tohumlar değildir. Daha nice atalık tohumlarla her türlü çiftçilik yapılmaktadır. Yaşadığımız vahşi kapitalizm sürecinde kaybolmanın sürecine ramak kalmış doğal atalık tohumlarımızı zehirli topraklarla, sularla yok etmek yerine onlara sahip çıkıp, köylünün çiftçinin yatırım teşvikleri ile desteklenerek üretim yapmasının önünü açmak, yetiştirilen ürünlerin aracısız doğrudan tüketicilerle buluşturmak için başta yerel yönetimler olmak üzere üretim kooperatiflerini hayata geçirmeliyiz."diye konuştu.

Pusulamalatya

Bakmadan Geçme