Erkan Akan

İslam'da Dikkat Eksikliği ve Manevi Reçeteler

Erkan Akan

Bir türlü toparlayamıyoruz kendimizi. Sabah kalkarken bile dağınık kalkıyoruz; ne kalbimiz yerinde, ne zihnimiz. Elimiz telefona giderken, gönlümüz başka yerlerde dolanıyor. Bir cümleyi okuyamıyoruz sonuna kadar, bir kişiyi dinleyemiyoruz dikkatle. Hep bir acele, hep bir koşturmaca… Ama nereye?

Modern dünyanın hastalıklarından biri haline geldi dikkat eksikliği. Artık sadece çocuklarda değil, büyüklerde de sıklıkla görülüyor. Beynin kimyası bozuldu, diyor uzmanlar. Evet, haklılar. Ama ya kalbin kimyası? Ruhun? Gönlün?


İşte burada devreye giriyor İslam’ın asırlardır sunduğu derinlikli bakış. Çünkü İslam, insanı yalnızca beden değil; kalp, ruh, akıl ve nefs bütünlüğüyle ele alır. Modern tıbbın unuttuğu bu dengeyi hatırlatır bize. Dikkat eksikliği deyip geçmeyin; bu, ruhun dağılmasıdır aslında. Nefsin dizginleri ele almasıdır. Kalbin Allah’tan uzaklaşması, zikrin hayatımızdan çekilmesidir.

Kur’an bu hali tek bir kelimeyle özetler: Gaflet.
“Kalpleri Allah’ı anmaktan gafil olanlardan olma!” (Kehf, 28) diye uyarır bizi. Çünkü gaflet, dikkatin ölümüdür. Dikkati olmayanın ise hayatı savrulmaya mahkûmdur.

Peki çözüm? Çözüm yine O’ndadır.
Beş vakit namaz, sadece ibadet değil; aynı zamanda bir dikkat eğitimidir. Zihni toparlar, kalbi hizaya getirir. Zikir, kalbin düzensiz atan ritmini düzene sokar. Kur’an tilaveti, sadece sevap değil; aynı zamanda ruhun terapisidir.

Unutuyoruz ama, Hz. Peygamber’in (s.a.v) hayatı baştan sona bir dikkat okulu gibidir. Eşyaya bile özenle yaklaşırdı. Bir hurmayı bile zayi etmek istemezdi. Çünkü dikkat, sadece zihinsel değil, aynı zamanda ahlaki bir erdemdir. Dikkatli olmak; insana, zamana, nimete, Rabbe karşı sorumluluk bilincidir.

Risale-i Nur’da geçen bir cümle bu konuda içimize ışık tutar:
“Kalbin hakiki huzuru, marifetullah’tadır.”
Demek ki dikkat, sadece beyinle değil; kalple de ilgilidir. Kalbi tatmin olmayan insanın zihni daima dağınık olur.

Tasavvuf bu işin en derin reçetesini sunar bize. Halvet, çile, zikir... Bunlar hep dikkat terbiyesidir. İnsan, bir mürşidin gözetiminde nefsini eğitirken aslında dikkatini de eğitir. Çünkü en büyük dikkat, Allah’ın huzurunda kul olabilme dikkatidir.

Dünyaya dağılmış zihinlerimizi tekrar toparlamanın vakti gelmedi mi? Kalbimizi yeniden kıbleye çevirmeye ihtiyacımız var. Çünkü Allah’ı unutan kalp, her şeyi unutur. Ama Allah’ı hatırlayan bir kalp, her şeyi yerli yerine koyar.

Zihnimizin ipini nefsin elinden alıp, Rahmân’a teslim ettiğimiz gün, işte o gün dikkatimiz de ruhumuz da şifaya kavuşur.
“Allah’ım… Kalbimize huzur, zihnimize istikamet, ruhumuza sekinet ver. Dağınık niyetlerimizi topla, savrulan düşüncelerimizi derle. Bizi kendine kul, Efendimize ümmet, Kur’an’a talebe eyle. Gafletin karanlığından, dikkatle uyanan kullar zümresine dahil eyle. Âmin.”

Hazırlayan Erkan Can Akan

Yazarın Diğer Yazıları