Toplumların vicdanını ölçmenin en etkili yollarından biri, kadınlara nasıl davrandıklarına bakmaktır. Kadın; bazen bir anne, bazen bir eş, bazen bir evlat ve bazen de bir toplumun vicdanı olarak karşımıza çıkar. İslam dini, kadına bu çok yönlü kimliğiyle büyük bir değer atfetmiştir. Ancak ne acıdır ki, bugün kadının İslam’daki konumu ile toplumların uygulamaları arasında derin bir uçurum bulunmaktadır.
İslam’ın Gelişi ve Kadına Verdiği Değer
İslam’ın doğduğu coğrafyada, cahiliye Arap toplumunda kadının adı yoktu. Doğan kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor, kadınlar mirastan pay alamıyor, bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Kur’an, bu vahşeti şu ayetle yeriyor:
“Diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna, hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğunda...” (Tekvîr, 8-9)
İslam, bu karanlığa nur gibi doğdu. Kadına insani ve hukuki bir kimlik verdi. Onu yaratılışta eşit, sorumlulukta ortak, değerde benzersiz bir varlık olarak tanımladı. Kur’an şöyle buyurur:
“Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık...” (Hucurât, 13)
Bu ayetle kadın ve erkek, insanlık ailesinin iki eşit parçası olarak tanımlanmıştır. Aradaki üstünlük ise yalnızca takva ile belirlenmiştir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v) Kadına Bakışı
Hz. Muhammed (s.a.v), kadınlara olan hassasiyetiyle, onların haklarını gözeten tutumuyla ve eşleriyle olan sevgi dolu ilişkisiyle hem kendi çağında hem de sonraki nesiller için ideal bir örnek olmuştur.
O, kadınların eğitimine büyük önem vermiştir. Hz. Aişe annemiz, sadece Peygamberimizin eşi değil; aynı zamanda İslam fıkhında, hadis ilminde ve edebiyatta derin bir bilgiye sahip âlim bir kadındı. Sahabeler, dini meselelerde ona danışır, ondan ilim öğrenirlerdi.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Kadınlar konusunda Allah’tan korkun. Çünkü siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız...” (Buhârî, Nikâh, 80)
Bu hadis, kadına evlilikte bile “emanet” gözüyle bakılması gerektiğini, ona zarar vermenin sadece kul hakkı değil, aynı zamanda ilahi bir sorumluluk olduğunu gösterir.
Hukuki Haklar: Miras, Evlilik, Boşanma
Kur’an’da kadınlara miras hakkı açıkça tanınmıştır:
“Erkeklerin kazandıklarından bir payı olduğu gibi, kadınların da kazandıklarından bir payı vardır.” (Nisâ, 32)
Kadın, zorla evlendirilemez. Kur’an, evlilikte karşılıklı rızayı esas alır:
“Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir.” (Nisâ, 19)
Boşanma durumunda ise kadın hakları gözetilmiş, boşandıktan sonra kadının mağdur edilmemesi için nafaka ve iddet gibi düzenlemeler getirilmiştir. Bu, İslam’ın kadın haklarına ne kadar sistemli bir şekilde yaklaştığının göstergesidir.
Kadının Toplumsal Hayattaki Yeri
Hz. Hatice ticaretle uğraşan güçlü bir iş kadınıydı. Hz. Şifâ bint Abdullah, Medine’de bir denetim görevlisiydi. Uhud Savaşı'nda Hz. Nusaybe kılıç kuşanarak Resûlullah’ı korudu. İslam tarihi, sadece ev kadını değil, aynı zamanda aktif, bilgili ve mücadeleci kadın örnekleriyle doludur. Bu örnekler bize gösteriyor ki kadın, İslam’da sadece dört duvar arasında değil, hayatın tam merkezindedir.
Günümüzde Uygulamalar ve Sapmalar
Bugün bazı çevreler, kadını bastırmayı, susturmayı ve eve hapsetmeyi “dindarlık” adı altında savunmaktadır. Oysa bu anlayış, ne Kur’an’dan ne de Sünnet’ten beslenmektedir. Dini değil, ataerkil kültürü kutsayan bu yaklaşım, İslam’ın özüne aykırıdır. İslam kadını yüceltirken, biz onu küçültme cüretini nereden alıyoruz?
Sonuç: Kadının Onurunu Yaşatmak, Dini Yaşatmanın Bir Parçasıdır
İslam, kadına sadece “hak” vermemiştir. Onu korumuş, yüceltmiş, örnek göstermiştir. Bu değeri sadece söylemlerde değil, uygulamada da yaşatmak, her Müslüman’ın görevidir. Kadının hakkını vermek, sadece bir toplumsal görev değil; aynı zamanda bir ibadettir.
Unutmayalım: “Cennet, annelerin ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihâd, 6)
Ve her anne, bir kadındır. O halde kadın haklarını savunmak, cennete giden yolda ilk adımdır.
---
Kaynakça:
1. Kur’an-ı Kerim
2. Buhârî, Sahîh, Kitâbu’n-Nikâh
3. Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe
4. İbn Mâce, Mukaddime
5. Nesâî, Cihâd
6. İbn Sa’d, Tabakât
7. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili
8. M. Esed, Kur’an Mesajı (Meal-Tefsir)
9. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam Ansiklopedisi
10. Hayreddin Karaman, Kadın ve Aile