Bir zamanlar, araba bulmak için, sokak sokak gezerdik.
Bir türlü taksi bulamazdık.
İnsanlar mı çok fakirdi, millette para mı yoktu, yoksa paramız mı değersizdi.
Yıllar önce, çocuklar küçükken, sık sık rahatsızlanırlardı.
Hastaneye götürmek gerekiyordu.
Şimdi ki gibi her yerde sağlığa yönelik yerler, bir enjektör yapabilecek hemşire-ebe-iğneci, yani bir sağlıkçı bulmak zordu.
Olanlar da o kadar havalıydılar ki ikna edip, eve getirmek mümkün değildi.
Getirseniz bile, istedikleri ücretleri karşılamak hayli zordu.
İmkânlar olmayınca, çocukların en ufak bir rahatsızlığında, hastanelere götürmek gerekiyordu.
Malum hastalığın yeri, zamanı ve mekânı da belli olmayınca, bir gece yarısı ansızın kalkıp hastaneye gidebilirdiniz.
Bunun içinde, illa ki araç gerekiyordu.
Cadde, sokak, herhangi bir araç bulmak için, gezinip dururduk.
Bir gece oğlum rahatsızlandığında, hastaneye götürmek için, gezmediğim cadde sokak kalmadı.
Olmadı anayola çıkıp saat 12’de gelen arabalara el kaldırdım durmaları için; ama nafile gelen de durmuyordu.
Çocuk kucağımızda, tam ümidi kesmişken, bir taksi geçip, durdu ve geri geldi.
Bizi hastaneye kavuşturup, gitti.
Muayeneden sonra, bu defa eve dönülmesi de ayrı bir dert.
Bir süre sonra, polis otosu bizi eve bıraktı.
Hastaneye gittiğimizde, en büyük korkumuz “acaba doktor iğne yazacak mı?” diye, kara kara düşünürdük. Çünkü iğne yazdığında, kime, nasıl götürüp iğnesini yaptıracağımızın hesabını yapardık.
Bu sadece bir örnek.
Eskiden bir düğüne gidildiği zaman, merasim bitiminde nasıl eve gideceğiz diye kara kara düşünürdük, gözümüz sürekli araba olan birinde oluyordu. “Acaba gel sizi de götürelim!” teklifinde bulunur mu diye beklerdik.
Bir taziyeye gittiğimizde, kalkarken yine arabası olan biriyle yakınlaşmaya çalışırdık.
Hele taziye, düğün bir köyde ise, işte o zaman çok büyük bir sıkıntı olurdu.
Piyasada çalışan bir taksiyle gitmek gerekiyordu.
Şimdi, maşallah her evin önünde bir araba, her kişi bir araba, hatta iki araba sahibi olmuş.
O kadar ki artık binanın önünde araba park edecek yer bulmak bile zor olmuş.
Hele kaldırımlar, arabalardan geçilmez olmuş.
İnsanlar, faizli banka kredisiyle de olsa illa ki bir araba sahibi olmaktadır.
Sadece benim evimin önünde, çocuklar dâhil 3 arabamız var.
Öyle, hastane, taziye, düğün, dernek gibi gideceğiz yerler için asla sıkıntı çekmiyoruz.
Hele ailede iğne vuracak bir sağlık çalışanın olması da apayrı bir güzellik.
Belki insanlarda para çok, iyi de kazanıyorlar.
Herkeste araba çok, herkesin yakınında muhakkak bir sağlık merkezi var, iğneci arayacak sıkıntıları da yok; ama nedense, rahat yok, huzur yok, mutluluk yok, daha nice insanî değerler, erdemler yok.
Geçmişte ne/neler yaşadık, bugün ne/neler yaşıyoruz.
Kim bilir, daha ne/neler yaşayacağız
Kerim BAYDAK
[email protected]