Mir Murat Demir

İNSANSAN SORUN DA SEVİNÇ DE KENDİNDE!

Mir Murat Demir

İnsanın sorun ve sıkıntı sebeplerini dışarıda araması, kendisi dışında bahane ve etkileşimler bulması sorunun kendisidir. Bu noktada kritik bir neden var ki, insan sadece kendisini bireysel olarak, bağımsız bir fert olarak görüp değerlendiriyor, değerlendirmekte. İnsan hangi milletin aidiyeti içerisinde hangi halkın seçmeni, seçicisi durumunda ise bizzat kişi olarak olmasa da o topluluğun eğilim ve seçimlerinden pay alıyor, yapılan seçim ve tercihe göre nemalanıyor, bazen pozitif ekseri negatif.
Baskı kurucu ve emperyalist güç subliminal olarak zati emperyalist yapılanmanın da kötü ve berbat olduğunu vurgular! Emperyalizmin kötü olduğunu vurgulayıp sinsi planlarla, yeni oyun ve açılımlarla yeni yeni tuzakları insan hayatına adapte etmeye devam ederler. İnsan gerçek manada sorun ve sıkıntılara çözüm arıyor ve yok edilmesini istiyor ise büyük halkadan kendisine ulaşana değil, kendi merkezi noktasından, var olduğu yerden büyüye doğru, insanlığı saran emperyalist güce karşı bir savaşı başlatmalıdır. Bu savaşın ilk adımı kendisini her gün yenileyip geliştirmek, cehaleti ne kadar büyük olursa olsun, her an azaltmak, azalttığını realistçe fark etmek, göstermektir. Milletleri, halkı oluşturan insanların ekseriyetinde böyle bir çaba ve bilinç oluşursa, tam da aydınlanma başlamış olur ve baskı ve arkasında ki güç ne kadar büyük olursa olsun erir, çözülür, yok olmaya mahkûmdur. 
Her kişi kendi hâkimi kendi yöneticisidir, ihtimalli, şans faktörlü beklentileri hayallerinin arasında yerini alırsa gerçek olma oranı binde birden dahi çok azdır. Her kişi, her fert, yaşadığı toplum bireyleri cahil ve cehalete sarmalanmış halde yaşıyor olsalar dahi, ısrar ve istikrarla aydınlanma, bilinçlenme yolunda yürümeye devam ederseler. Kendi bedeni ve kendi ruhunun şekillenme mimarı olan insan aynı toplumu paylaştığı diğer insanlarında bilinçlenmesinde tetikçi, yol gösterici bir öğretmen rolünü üstlenir ki, ışıklı, aydın günlere ulaşma ihtimali çok daha yüksek ve alenidir ve kesindir, şans faktörü artık çöp olmuştur. Toplum olarak yaşamayı tercih eden insanlar aynı bakış açısına ulaşıp aynı doğrultuda düşünüp aynı şekilde hayata geçirilmesini sağlar iseler, neşeli, mutlu günleri yakalayabilmeleri mutlaktır. Mutlaklık bir kesinlikse aksayan tarafı sadece süreçle ilgili olanıdır. Neşeli ve mutlu günleri yakalamanın mutlaklığıyla varsın gecikmeler olsun, gecikmiş hali dahi o karar sahiplerinin çocukları ve nesli olacaktır. Çağdaş bir neslin oluşumu ne yıl ne de yıllarla mümkün olmaz, minimum bir asırlık sürenin yaşanması gerekliliği, birkaç neslin aynı bilinçle geride kalmasını gerektirir. Yaşadığımız çağ, savaşlarla, ganimet ve toprak fethi ile kendi yurttaşına huzuru sunamaz. Yaşadığımız çağ, sanat, bilim çalışmaları, kültürel çalışmaların her an ve her yerde kılcal damar misali insanın yaşadığı her ücra yere ulaşmasıyla mümkün kılınır. Sömürme ile argo tabirle çökme ile ben yaptım oldu yaklaşımı ile ben bilirim densizliği ile değil, ortak akıl ve bilimsel çalışmaların ışığında her insan ayrı ayrı aydınlanabiliyorsa, refah içinde aydın ve özgür bir toplum, bedenen ve ruhen sağlıklı bir toplumun varlığı kaçınılmazdır.

Yazarın Diğer Yazıları