Son zamanlarda tarım sektöründe yaşanan sorunları gündeme getiren çiftçilere karşı yürütülen olumsuz kampanyalar, adeta bir karalama furyasına dönüştü. Çiftçilerin yaşadığı zorlukları dile getiren sesler, nedense hem küçümseniyor hem de vatan haini ilan edilme cüretine maruz kalıyor. Bu eleştiriler, empati duygusundan tamamen yoksun, bilgisiz ve partizan bir zihniyetin ürünüdür. Oysa ki, artık gerçeklerin anlatılma ve sahte söylemlere karşı durulma vakti geldi de geçiyor bile.
Sorunları Görmezden Gelmek: Bilgisizlik mi, Kasıt mı?
Tarım sektöründe yaşanan sıkıntıları küçümseyenler, çiftçilerin yaşadığı zorlu hayatı ve ekonomik mücadeleleri anlamaktan oldukça uzak. Onların yaşadığı maliyet artışları, ürünlerinin değer bulmaması, yetersiz devlet destekleri gibi temel sorunları görmezden gelerek, çiftçiyi tembellik ve nankörlükle suçlamak, sadece çiftçinin zaten ağır olan yükünü daha da arttırıyor. Bu tavır, çiftçinin emeğini hiçe saymakla kalmayıp, tarım sektöründe yaşanan derin sorunları da daha derinleştiriyor.
Bazı çevreler, sosyal medyada ve kamuoyunda yapılan eleştirileri kullanarak, çiftçiyi karalamaya çalışıyor. Mesela, bir yorumda şöyle deniyor: “Çiftçi kayısıyı kesmez, tam tersine çocuk gibi bakar. Kesilmesi gereken kayısıyı kesmeyenler yüzünden tarım zarar görüyor. Siz de bunu gündeme getirip algı yapıyorsunuz!”. Bu tür yorumlar, çiftçilerin karşılaştığı gerçek sorunları anlamak yerine, onları suçlamayı tercih ediyor. Ancak gerçek, bu kadar basit değil ve bu tür açıklamalar toplumsal bir cehaletin göstergesi olmaktan öteye gidemiyor.
Algı Operasyonları ve Sahte Vatanseverlik
Gerçek sorunları dile getiren çiftçileri ve onları destekleyenleri “algı operasyonu yapmakla” suçlayanlar, aslında kendi sahte vatanseverlik maskelerinin ardına saklanıyorlar. Vatanını seven insan, çiftçisinin emeğini küçümsemek yerine ona sahip çıkar. Tarım politikalarındaki hataları örtbas etmek adına çiftçiyi suçlayan bu kişiler, aslında gerçek vatanseverliğin ne olduğunu bile anlamış değiller.
Bir başka örnekte ise şu ifadelere rast geliyoruz: “Çiftçiliği sen mi öğreteceksin? Şükret, vatandaşı gaza getirme!” Bu tür yorumlar, çiftçilerin yaşadığı zorlukları hafife alarak, onları suçlamayı tercih ediyor. Bu türden yaklaşımlar, ülkemizin tarım politikasının ne kadar eksik ve yanlış olduğunu gözler önüne seriyor.
Çiftçinin Yanındayız: Artık Yeter!
Bu ülkenin tarımı, yanlış politikalar, yetersiz destekler ve artan maliyetler yüzünden çöküşe sürükleniyor. Çiftçiler ise bu çöküşe karşı direnmeye çalışırken, onları suçlayanlar bu sorunun bir parçasıdır, çözümün ise asla değil! Biz, çiftçinin yanındayız ve bu mücadelede onların sesi olmaya devam edeceğiz. Onların emeğini küçümseyenlere, gerçekleri çarpıtanlara karşı duracak ve gerçeklerin peşini bırakmayacağız.
“Yalan söylemeyin! Çürümüş kayısıyı bahane edip, benim parti başkanıma saldırmak istiyorsunuz. Böyle dönenlere 500 bin ceza yazsalar mükemmel olur!” şeklinde bir başka yorum, çiftçilerin yaşadığı sorunları dile getirenleri hedef alıyor. Bu tür yorumlar, tarım sektöründe yaşanan sorunların ne kadar derin olduğunu ve bu sorunların nasıl göz ardı edilmek istendiğini gösteriyor.
Sonuç olarak Sahte Eleştirilerle Bir Yere Varılamaz...
Artık yeter! Sahte eleştirilerle, boş ithamlarla bir yere varılamayacağını herkes anlamalı. Çiftçiyi suçlamak yerine, onların yaşadığı zorlukları anlamaya çalışmalı ve bu sorunları çözmek için birlikte hareket etmeliyiz. Gerçek vatanseverlik, bu ülkenin toprağına sahip çıkan, çiftçisinin emeğine saygı duyanlarla olur. Sorunları çözmek istiyorsak, çiftçiyi suçlamaktan vazgeçmeli ve onlara destek olmalıyız.
Bu yazı, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir çağrıdır: Çiftçiyi suçlamayı bırakın, onların yanında olun! Bu ülkenin geleceği, toprağına sahip çıkan gerçek vatanseverlerin elinde şekillenecek. Artık lafla peynir gemisi yürümez; gerçek çözümler üretmenin vakti geldi. Tarım sektöründeki sorunları çözmek ve çiftçilerin yaşadığı zorluklara duyarlı olmak, hepimizin sorumluluğudur. Unutmayalım ki, ülkenin geleceği, üreticisinin ve çiftçisinin elindedir.
Her dayanışma mesajı, her samimi destek, çiftçiyeti harekete geçirecek ve Türkiye’nin tarımını yeniden ayağa kaldıracak güçte olabilir. Bu, en başta hepimizin sorumluluğudur. Haydi, geleceğimiz için, çiftçilerimiz için, ülkemizin toprağı için birlikte hareket edelim.